1 Kasım 2014 Cumartesi
Ankaranın Dikmeni'ni Atv kaptı
Başrolünü Bülent Emin Parlak, Gözde Kansu ve Burak Kut'un paylaştığı dizinin bu sezon ne zaman başlayacağı merak konusuydu.
DİZİYİ ATV'YE KAPTIRDI
Bu yıl çok sayıda diziyle reyting pastasından pay almayı hedefleyen Kanal D, reytingleri geçen sezon çok yüksek çıkan 'Ankara'nın Dikmeni'ni, yayınını sürekli erteleyince Atv'ye kaptırdı.
Tek gecelik ilişkide yaşarım.
Emily Ratajkowski
Gone Girl (Kayıp Kız) filminde aldığı ilk sinema rolüyle, modellik kariyerine beyazperdeyi deneyimini de ekleyen 23 yaşındaki İngiliz model Emily Ratajkowski, Cosmopolitan dergisine konuştu:
“İstediğimi giyebildiğim, istediğim kişiyle beraber olabildiğim, istediğim gibi dans edebildiğim ve üstüne feminist olduğum için şanslıyım. İstediğim zaman tek gecelik ilişki de yaşarım. Ben ilk kez birlikte olduğum biriyle hemen kelepçeli deneyimler yaşamam ama sevişirken de ağlayan kızlardan değilim.”
Gone Girl (Kayıp Kız) filminde aldığı ilk sinema rolüyle, modellik kariyerine beyazperdeyi deneyimini de ekleyen 23 yaşındaki İngiliz model Emily Ratajkowski, Cosmopolitan dergisine konuştu:
“İstediğimi giyebildiğim, istediğim kişiyle beraber olabildiğim, istediğim gibi dans edebildiğim ve üstüne feminist olduğum için şanslıyım. İstediğim zaman tek gecelik ilişki de yaşarım. Ben ilk kez birlikte olduğum biriyle hemen kelepçeli deneyimler yaşamam ama sevişirken de ağlayan kızlardan değilim.”
Bu kız takip edilir.
Jessica Marie Serrano
Teksas doğumlu Amerikalı model ve aktris Jessica Marie Serrano, sıkı bir NFL takipçisi olduğunu açıkladı.
Teksas doğumlu Amerikalı model ve aktris Jessica Marie Serrano, sıkı bir NFL takipçisi olduğunu açıkladı.
Sibel Kekilli'nin dizisi izlenir!
Sadece ABD'de değil tüm dünyada en çok izlenen dizilerden biri olan Taht Oyunları'nın (Game of Thrones) ana karakterlerini canlandıran oyuncular bölüm başına rekor ücret alacak.
Deadline adlı internet sitesinin haberine göre Peter Dinklage, Kit Harrington, Lena Headey Emilia Clarke ve Nikolja Coster Waldau yeni sezon için yapımcılarla bölüm başına 300 bin dolarlık (yaklaşık 659 Bin TL) anlaşma imzaladı. Taht Oyunları dizisinin bir önceki sezonunda Sibel Kekilli de rol almıştı. Ancak Kekilli'nin oynadığı Shae karakteri ölünce oyncu da diziden ayrıldı. Dizi, ABD'li yazar George Raymond Richard Martin'in eserinden uyarlandı. Dizinin her bir bölümü yaklaşık 55 dakika sürüyor.
Akigolar Trabzon'a kök söktürdü.
Geçen sezon Süper Lig'de 4 büyüklere kök söktüren Akhisar Belediyespor, yeni sezonda kaldığı yerden devam ediyor. Önce Fenerbahçe'yi 2-0'la deviren Akigo, konuk ettiği Trabzon'dan da puan kopararak zirveye bir adım daha yaklaştı.
2013-2014 sezonunu 44 puanla 10. sırada tamamlayan Ege temsilcisi Akhisar Belediyespor, aynı sezonda Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor’a karşı oynadığı 8 maçta 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 3 yenilgi almıştı. Akigolar, topladığı 13 puanla dört büyük takımdan en fazla puan alan takım olarak kayıtlara geçmişti. Yeni sezonda takıma geri dönen Theofanis Gekas ve Trabzonspor’dan ayrılan teknik patron Mustafa Reşit Akçay ile süper bir başlangıç yapan Akigo, ligin 8. haftasında konuk ettiği Trabzonspor ile 1-1 berabere kaldı ve 4. haftada elde edilen Fenerbahçe galibiyetinin ardından 4 büyük takımın ikisinden puan koparmayı başardı. Akhisar, 8 maçta 14 puan toplayarak ilk iki sırada yer alan Galatasaray ve Beşiktaş’ın ardından üçüncü sıraya yerleşti.
‘Yenemiyorsan...’
Akhisar Belediyespor Teknik Direktörü Mustafa Reşit Akçay açıklamasında “Maça kazanmak için çıkmıştık ve bu doğrultuda oynadık. Maçı forse ettik. Savunmayı önde kurduk. Bunda da başarılı olduk. Ama ikinci yarı rakibe gol hazırladık. Gol dengemizi bozdu. Rakibin alanlarını kapattık. Atak bir oyun planı yapmıştık. Sonuçta Trabzonspor gibi bir takımla oynuyorsunuz. Yenemiyorsanız yenilmeyeceksiniz” ifadelerini kullandı.
fanatik.com.tr
2013-2014 sezonunu 44 puanla 10. sırada tamamlayan Ege temsilcisi Akhisar Belediyespor, aynı sezonda Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor’a karşı oynadığı 8 maçta 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 3 yenilgi almıştı. Akigolar, topladığı 13 puanla dört büyük takımdan en fazla puan alan takım olarak kayıtlara geçmişti. Yeni sezonda takıma geri dönen Theofanis Gekas ve Trabzonspor’dan ayrılan teknik patron Mustafa Reşit Akçay ile süper bir başlangıç yapan Akigo, ligin 8. haftasında konuk ettiği Trabzonspor ile 1-1 berabere kaldı ve 4. haftada elde edilen Fenerbahçe galibiyetinin ardından 4 büyük takımın ikisinden puan koparmayı başardı. Akhisar, 8 maçta 14 puan toplayarak ilk iki sırada yer alan Galatasaray ve Beşiktaş’ın ardından üçüncü sıraya yerleşti.
‘Yenemiyorsan...’
Akhisar Belediyespor Teknik Direktörü Mustafa Reşit Akçay açıklamasında “Maça kazanmak için çıkmıştık ve bu doğrultuda oynadık. Maçı forse ettik. Savunmayı önde kurduk. Bunda da başarılı olduk. Ama ikinci yarı rakibe gol hazırladık. Gol dengemizi bozdu. Rakibin alanlarını kapattık. Atak bir oyun planı yapmıştık. Sonuçta Trabzonspor gibi bir takımla oynuyorsunuz. Yenemiyorsanız yenilmeyeceksiniz” ifadelerini kullandı.
fanatik.com.tr
11 Ağustos 2014 Pazartesi
Aşırı Güneş katarakt yapıyor.
Namık Kemal Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Gamze Varol Saraçoğlu, çocukların, gebelerin, yaşlıların ve kronik hastalığı olanların özellikle çok nemli havalarda doğrudan güneşe maruz kalacak şekilde dışarı çıkmaması gerektiğini belirtti.
Risk grubundaki kişilere dışarı çıkarken şapka ve güneş gözlüğü kullanmasını öneren Saraçoğlu, şöyle konuştu: "Güneşe fazla maruz kalmak, gözlerde erken yaşta katarakt oluşmasına neden oluyor. Ayrıca cilt kanserini de tetikliyor. Sürekli dışarıda çalışmak zorunda kalan işçiler de güneş gözlüğü kullanmalı. Koruyucu kremler de cilt kanserinin önlenmesi açısından önemli. Özellikle dudak ve burun kenarları ve kulak kepçesinin olduğu bölümler güneşe daha fazla maruz kalıyor. Buraları daha çok korumalı."
Saraçoğlu, aşırı sıcaklarda su ya da maden suyu içilmesini önerdiklerini, mısır şurubuyla tatlandırılmış ürünleri tavsiye etmediklerini kaydetti.
Risk grubundaki kişilere dışarı çıkarken şapka ve güneş gözlüğü kullanmasını öneren Saraçoğlu, şöyle konuştu: "Güneşe fazla maruz kalmak, gözlerde erken yaşta katarakt oluşmasına neden oluyor. Ayrıca cilt kanserini de tetikliyor. Sürekli dışarıda çalışmak zorunda kalan işçiler de güneş gözlüğü kullanmalı. Koruyucu kremler de cilt kanserinin önlenmesi açısından önemli. Özellikle dudak ve burun kenarları ve kulak kepçesinin olduğu bölümler güneşe daha fazla maruz kalıyor. Buraları daha çok korumalı."
Saraçoğlu, aşırı sıcaklarda su ya da maden suyu içilmesini önerdiklerini, mısır şurubuyla tatlandırılmış ürünleri tavsiye etmediklerini kaydetti.
Dikkat sıcak hava baş ağrısı yapıyor
Sıcak hava baş ağrısı yapıyor.
Güneş ışınları etkisini artırdıkça, baş ağrılarının şiddeti de artabiliyor. Ancak bu durum, yaz mevsiminin keyfini çıkarmaya engel değil.
Sıcak hava baş ağrısını tetikleyen faktörler arasında. Ancak bulunulan ortamdaki hava sıcaklığının kontrol edilmesi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması ile yaz ayları daha keyifli hale gelebilir.
Memorial Antalya Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Bilge Bıyıklı, yaz aylarında rahatsız edici boyutlara ulaşabilen baş ağrıları hakkında bilgi verdi ve sıcakların tetiklediği ağrılara karşı alınabilecek önlemleri şöyle anlattı:
UZUN SÜRE KLİMA KULLANIMI BAŞ AĞRISINI TETİKLER
“Mevsimsel değişiklikler baş ağrıları üzerinde etkilidir. Yaz aylarında, sıcakların artmasıyla baş ağrısı şikâyetlerinde de artış gözlenmektedir. Kronik ağrıları olan kişiler bunun çoğunlukla farkına bile varamayabilir. Oysaki bilimsel çalışmalar sıcak havalarda damarların genişlemesiyle baş ağrılarının da arttığını göstermektedir. Sıcak hava, tansiyon yükselmelerine neden olduğu için özellikle hipertansiyon hastalarında tehlikeli bir durum yaratabilir. Yüksek tansiyon da sıklıkla, kendisini ensede ağrı ile gösterir. Sıcakların yanında lodos da özellikle migreni tetikleyen en önemli nedenlerden biridir. Sıcaklar nedeniyle artan klima kullanımı da, baş ağrılarına neden olur. Klimalı ortamda uzun süre bulunmak baş ağrılarına yol açabilir.
Güneş ışınları etkisini artırdıkça, baş ağrılarının şiddeti de artabiliyor. Ancak bu durum, yaz mevsiminin keyfini çıkarmaya engel değil.
Sıcak hava baş ağrısını tetikleyen faktörler arasında. Ancak bulunulan ortamdaki hava sıcaklığının kontrol edilmesi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması ile yaz ayları daha keyifli hale gelebilir.
Memorial Antalya Hastanesi Nöroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Bilge Bıyıklı, yaz aylarında rahatsız edici boyutlara ulaşabilen baş ağrıları hakkında bilgi verdi ve sıcakların tetiklediği ağrılara karşı alınabilecek önlemleri şöyle anlattı:
UZUN SÜRE KLİMA KULLANIMI BAŞ AĞRISINI TETİKLER
“Mevsimsel değişiklikler baş ağrıları üzerinde etkilidir. Yaz aylarında, sıcakların artmasıyla baş ağrısı şikâyetlerinde de artış gözlenmektedir. Kronik ağrıları olan kişiler bunun çoğunlukla farkına bile varamayabilir. Oysaki bilimsel çalışmalar sıcak havalarda damarların genişlemesiyle baş ağrılarının da arttığını göstermektedir. Sıcak hava, tansiyon yükselmelerine neden olduğu için özellikle hipertansiyon hastalarında tehlikeli bir durum yaratabilir. Yüksek tansiyon da sıklıkla, kendisini ensede ağrı ile gösterir. Sıcakların yanında lodos da özellikle migreni tetikleyen en önemli nedenlerden biridir. Sıcaklar nedeniyle artan klima kullanımı da, baş ağrılarına neden olur. Klimalı ortamda uzun süre bulunmak baş ağrılarına yol açabilir.
Seçim sonrası doların ateşi düştü
Analistlere göre, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmesiyle, seçim belirsizliğinin ortadan kalkması ve Moody's'in de Türkiye notunda bir güncelleme yapmaması, piyasalardaki gerilimi de azalttı. Moody's Türkiye'nin Baa3 düzeyinde olan "negatif" görünümlü kredi notunu güncellemedi.
Dolar, 2.1880 lira ile geçen Mart ayından bu yana bu yana çıktığı en yüksek düzeyden, bu sabah saatlerinde 2.1365 liraya kadar çekildi. Ancak daha sonra gelen alımlarla 2.14 liranın üzerine çıkan dolar, 2.1430 - 2.1450 lira arasında hareket etmeye başladı.
Avrupa para birimi Euro da, seçim öncesi çıktığı 2.92 lira düzeylerinden 2.86 liraya kadar gevşedikten sonra, biraz toparlanarak 2.87 liranın üzerine döndü. Yarı yarıya dolar ve Euro'dan oluşan döviz sepeti de, 2.55 lira düzeylerinden 2.50'nin de altına geriledikten sonra, yeniden bu düzeyi aştı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi oluşan belirsizlik ve uluslararası kredi derecelendirme şirketi Moody's'ten "negatif" beklentilerle 2.1880 liraya kadar tırmanan dolar, seçim sonrası ilk işlemlere 2.14 liranın altında başladı.
Analistlere göre, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmesiyle, seçim belirsizliğinin ortadan kalkması ve Moody's'in de Türkiye notunda bir güncelleme yapmaması, piyasalardaki gerilimi de azalttı. Moody's Türkiye'nin Baa3 düzeyinde olan "negatif" görünümlü kredi notunu güncellemedi.
Dolar, 2.1880 lira ile geçen Mart ayından bu yana bu yana çıktığı en yüksek düzeyden, bu sabah saatlerinde 2.1365 liraya kadar çekildi. Ancak daha sonra gelen alımlarla 2.14 liranın üzerine çıkan dolar, 2.1430 - 2.1450 lira arasında hareket etmeye başladı.
Avrupa para birimi Euro da, seçim öncesi çıktığı 2.92 lira düzeylerinden 2.86 liraya kadar gevşedikten sonra, biraz toparlanarak 2.87 liranın üzerine döndü. Yarı yarıya dolar ve Euro'dan oluşan döviz sepeti de, 2.55 lira düzeylerinden 2.50'nin de altına geriledikten sonra, yeniden bu düzeyi aştı.
Sınırlı sayıda Zenga üretilecek.
Quattroporte Zegna üretimine başladı
Spor otomobil markası Maserati, ünlü İtalyan moda tasarımcısı Ermenogildo Zegna ile yaptığı işbirliği çerçevesinde limitli sayıda Quattroporte Zegna versiyonunun üretimine başladı.
Tofaş'tan yapılan açıklamaya göre, Maserati sadece 100 adet üretilecek olan Quattroporte Zegna için dünyaca ünlü İtalyan fotoğrafçı Fabrizio Ferri’nin gerçekleştireceği özel fotoğraf çekimi ile Eylül 2014’te New York, Şubat 2015’te Dubai ve 2015 ilkbaharında Milano’da tekrarlanacak bir dizi etkinlik planladı.
Quattroporte Zegna’nın sergileneceği her şehirde, hayatını elleriyle kazanan 25 kişiyi görüntüleyecek olan Ferri’nin, fotoğrafını çekeceği 100 kişi arasında müzisyenler, aşçılar, atletler ve sanatkârlar yer alacak. Bu fotoğraflar, 100 adet üretilen Maserati Quattroporte Zegna’nın tanıtımını yapan One of 100 kitabında yer alacak.
Spor otomobil markası Maserati, ünlü İtalyan moda tasarımcısı Ermenogildo Zegna ile yaptığı işbirliği çerçevesinde limitli sayıda Quattroporte Zegna versiyonunun üretimine başladı.
Tofaş'tan yapılan açıklamaya göre, Maserati sadece 100 adet üretilecek olan Quattroporte Zegna için dünyaca ünlü İtalyan fotoğrafçı Fabrizio Ferri’nin gerçekleştireceği özel fotoğraf çekimi ile Eylül 2014’te New York, Şubat 2015’te Dubai ve 2015 ilkbaharında Milano’da tekrarlanacak bir dizi etkinlik planladı.
Quattroporte Zegna’nın sergileneceği her şehirde, hayatını elleriyle kazanan 25 kişiyi görüntüleyecek olan Ferri’nin, fotoğrafını çekeceği 100 kişi arasında müzisyenler, aşçılar, atletler ve sanatkârlar yer alacak. Bu fotoğraflar, 100 adet üretilen Maserati Quattroporte Zegna’nın tanıtımını yapan One of 100 kitabında yer alacak.
'Seçimin galibi İhsanoğlu ve Demirtaş'
'Seçimin galibi İhsanoğlu ve Demirtaş'
Cumhurbaşkanı seçimi sonuçlarını değerlendiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, ''Seçimin galibi Erdoğan değil; devlet mekanizmasına karşı büyük bir cesaretle yarıştıkları için İhsanoğlu ve Demirtaş'tır'' dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin kurultaya gitmesini gerektiren bir sebep olmadığını söyledi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Köşk seçimi sonuçlarıyla ilgili ilk değerlendirmesini yaptı. Kılıçdaroğlu, seçimin kaybedeninin, demokrasi ve temiz siyaset olduğunu savundu.
"Bugün olsa yine İhsanoğlu'nu aday gösterirdim" diyen CHP Lideri'ne göre seçimin galibi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan değil, devlet mekanizmasına karşı büyük bir cesaretle yarıştıkları için Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş.
Cumhuriyet Gazetesi'ne konuşan Kılıçdaroğlu, sandığa gitmeyenleri de eleştirdi: ''Tatilciler, boykotçular ve diğer sandığa gitmeyen kesimler olmasaydı yüzde 51 oy oranını bulamayacaktı ve seçim ikinci tura kalacaktı. Bugün seçim olsa yine CHP’nin adayı olarak İhsanoğlu’nu gösterirdim. Türk siyaseti sayın İhsanoğlu gibi tertemiz bir ismi kazanmıştır.''
Seçim sonuçlarının CHP'de bir çatlama ya da bölünme yaratıp yaratmayacağı sorusunu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
''Hayır, yaratmaz. Tabanımız hem adayına hem sandıklara sahip çıktı. Parti içinde bir çatlama için ortada bir gerekçe göremiyorum. Kurultaya gitmemizi gerektiren bir sebep yok. Ancak bu yönde bir taleple gelirlerse tabii ki olabilir.''
MHP'nin yeterince çalışmadığı yönündeki iddiaları da değerlendiren CHP Lideri, seçim öncesi yayınlanan anketlere tepki gösterdi: ''MHP'liler de ellerinden gelen çabayı gösterdi. Ben de tüm parti teşkilatımıza bir talimat verdim. MHP kesinlikle eleştirilmeyecek. Erdoğan’ın oy oranını daha yüksek gösteren araştırmalar, yurttaşlarımızın sandığa gitmesini engellemeye yönelik operasyonlardı. O araştırma şirketleri bu yaptıkları hareketle demokrasiye ihanet etmişlerdir.''
Fitch: Siyasi risk hala yüksek
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasına rağmen Türkiye'de siyasi riskin hala yüksek olduğunu belirtti. Kuruluş, siyasi riskin not için kırılganlık olarak kalmaya devam edeceğini kaydetti.
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’ten cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında ilk değerlendirme geldi.
Kuruluş, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasına rağmen Türkiye'de siyasi riskin hâlâ yüksek olduğunu belirtti.
Fitch, seçimlerin sonucunun seçmenin büyük bölümünün Erdoğan'ı desteklediğini teyit ettiğini ifade etti.
Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch’ten cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında ilk değerlendirme geldi.
Kuruluş, Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmasına rağmen Türkiye'de siyasi riskin hâlâ yüksek olduğunu belirtti.
Fitch, seçimlerin sonucunun seçmenin büyük bölümünün Erdoğan'ı desteklediğini teyit ettiğini ifade etti.
Yezidi kadın ve çocukları diridiri gömdüler
Irak İnsan Hakları Bakanı Muhammed El Sudani, ülkenin kuzeyinde IŞİD'in 500 Yezidi vatandaşı katlettiğini söyledi.
Iraklı Bakan Sudani, terör örgütü IŞİD'in, bazı Yezidi çocuk ve kadınları ise, diri diri gömdüğünü açıkladı.
Iraklı bakan, çocuk ve kadınların diri diri gömüldüğünü gösteren kanıtlar olduğunu vurguladı.
Irak İnsan Hakları Bakanı Muhammed El Sudani, 300 Yezidi kadının da, IŞİD militanları tarafından kaçırılarak, köle yapıldığını belirtti.
Iraklı Bakan Sudani, terör örgütü IŞİD'in, bazı Yezidi çocuk ve kadınları ise, diri diri gömdüğünü açıkladı.
Iraklı bakan, çocuk ve kadınların diri diri gömüldüğünü gösteren kanıtlar olduğunu vurguladı.
Irak İnsan Hakları Bakanı Muhammed El Sudani, 300 Yezidi kadının da, IŞİD militanları tarafından kaçırılarak, köle yapıldığını belirtti.
4 Ağustos 2014 Pazartesi
Doğal destekleyici bir içecek : Ayran
Köpüğü, yağlı, aroması ve lezzetiyle vazgeçilmez tatlardan olan ayranın, hem sağlık açısından hem de serinletici etkisi nedeniyle özellikle yazın tüketilmesi tavsiye edildi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından "milli içki" olarak nitelendirilen ve her mevsim tüketilen içeceklerin başında gelen ayranın, yöreden yöreye yapılışı ince ayrıntılarıyla farklılık gösteriyor. Küçükbaş hayvancılığın, belde ve köylerinde yaygın olarak yapıldığı Şanlıurfa'da ayran, bölgeye özgü yağlı yoğurttan üretiliyor.
Lezzetindeki sırrı, köpüğündeki süt yağında gizli olan ayran, koyun sütünden yapılan yoğurttan üretildiğinde ise gerçek tadına ulaşıyor. Geleneksel yöntemlerin yanı sıra makinelerde de üretilen ayran, çeşitli evrelerden geçirilerek sofralara sunuluyor. Yaz aylarında sıcaklığın 50 derece civarına ulaştığı Şanlıurfa'da, özellikle yazın serinlemek için içecek olarak ayran tercih ediliyor.
Hem doğal hem serinletici
Harran Üniversitesi (HRÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hayoğlu, sıcakların etkisi, günlük koşturmalar ve spor aktiviteleri sırasında vücudun su kaybederken mineral maddelerin de kayba uğradığını söyledi. Bunun sonucunda vücudun elektrolit dengesinin bozulduğunu, tansiyon, baş dönmesi, baş ağrısı, toleransın düşmesi, sinirlilik ve göz kararması ile halsizlik problemlerinin ortaya çıktığını belirten Hayoğlu, bu durumun sağlık problemleri ortaya çıkardığını dile getirdi.
Hayoğlu, vücuttan kaybolan su ve mineral maddelerin en kısa zamanda yerine konması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bunun ise doğal ve destekleyici gıdalar tarafından sağlanması en iyi ve uygun olanıdır. Ayranda hem doğal olması hem de içerdiği besin maddeleri ve mineraller açısından bu doğal destekleyici gıdaların başında gelmektedir. Ayran ideale en yakın besin olan sütteki tüm besin maddelerini içermesi yanında fermente bir içecek olduğundan süte göre bazı avantajlara da sahiptir. Örneğin laktoz intoleransı olan ve süt içemeyen kişiler, sütteki laktoz parçalandığı için ayranı rahatlıkla içebilir."
Vitamin çeşidi yönünden zengin olan ayranın faydaları
Hayoğlu, ayranın içerdiği proteinlerin yanı sıra çok sayıda vitamin çeşidini de barındırdığını belirterek, şöyle devam etti:
"Ayran, vücut için gerekli olan yağ asitleri ve başta kalsiyum olmak üzere, magnezyum, potasyum, sodyum, fosfor ve çinko gibi mineral maddeler bakımından çok önemli ve faydalı bir kaynaktır. İçerdiği kalsiyum hem kemik erimesini önleme açısından hem de özellikle çocuklarda kemik ve diş gelişimi ve sağlığı açısından oldukça önemlidir. Ayran ayrıca yağda eriyen A,D,E,K vitaminlerinin vücuda alımına da katkı sağlar. Ayran içerdiği laktik asit ve laktik asit mikroorganizmaları sayesinde sindirim sistemini rahatlatır ve düzenler, bağışıklık sistemini güçlendirir, gıda zehirlenmesi ve kanser gibi sağlık problemlerine karşı vücudu destekler, sakinlik verir, dinlendirici, serinletici ve ferahlatıcı özellik gösterir."
Hayoğlu, sıcakların kendini hissettirmeye başladığı bu dönemde insanlara suni ve sağlıksız içecekler yerine hem sağlıkları hem de serinlemeleri için ayran içmelerini tavsiye ettiklerini kaydetti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından "milli içki" olarak nitelendirilen ve her mevsim tüketilen içeceklerin başında gelen ayranın, yöreden yöreye yapılışı ince ayrıntılarıyla farklılık gösteriyor. Küçükbaş hayvancılığın, belde ve köylerinde yaygın olarak yapıldığı Şanlıurfa'da ayran, bölgeye özgü yağlı yoğurttan üretiliyor.
Lezzetindeki sırrı, köpüğündeki süt yağında gizli olan ayran, koyun sütünden yapılan yoğurttan üretildiğinde ise gerçek tadına ulaşıyor. Geleneksel yöntemlerin yanı sıra makinelerde de üretilen ayran, çeşitli evrelerden geçirilerek sofralara sunuluyor. Yaz aylarında sıcaklığın 50 derece civarına ulaştığı Şanlıurfa'da, özellikle yazın serinlemek için içecek olarak ayran tercih ediliyor.
Hem doğal hem serinletici
Harran Üniversitesi (HRÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Hayoğlu, sıcakların etkisi, günlük koşturmalar ve spor aktiviteleri sırasında vücudun su kaybederken mineral maddelerin de kayba uğradığını söyledi. Bunun sonucunda vücudun elektrolit dengesinin bozulduğunu, tansiyon, baş dönmesi, baş ağrısı, toleransın düşmesi, sinirlilik ve göz kararması ile halsizlik problemlerinin ortaya çıktığını belirten Hayoğlu, bu durumun sağlık problemleri ortaya çıkardığını dile getirdi.
Hayoğlu, vücuttan kaybolan su ve mineral maddelerin en kısa zamanda yerine konması gerektiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bunun ise doğal ve destekleyici gıdalar tarafından sağlanması en iyi ve uygun olanıdır. Ayranda hem doğal olması hem de içerdiği besin maddeleri ve mineraller açısından bu doğal destekleyici gıdaların başında gelmektedir. Ayran ideale en yakın besin olan sütteki tüm besin maddelerini içermesi yanında fermente bir içecek olduğundan süte göre bazı avantajlara da sahiptir. Örneğin laktoz intoleransı olan ve süt içemeyen kişiler, sütteki laktoz parçalandığı için ayranı rahatlıkla içebilir."
Vitamin çeşidi yönünden zengin olan ayranın faydaları
Hayoğlu, ayranın içerdiği proteinlerin yanı sıra çok sayıda vitamin çeşidini de barındırdığını belirterek, şöyle devam etti:
"Ayran, vücut için gerekli olan yağ asitleri ve başta kalsiyum olmak üzere, magnezyum, potasyum, sodyum, fosfor ve çinko gibi mineral maddeler bakımından çok önemli ve faydalı bir kaynaktır. İçerdiği kalsiyum hem kemik erimesini önleme açısından hem de özellikle çocuklarda kemik ve diş gelişimi ve sağlığı açısından oldukça önemlidir. Ayran ayrıca yağda eriyen A,D,E,K vitaminlerinin vücuda alımına da katkı sağlar. Ayran içerdiği laktik asit ve laktik asit mikroorganizmaları sayesinde sindirim sistemini rahatlatır ve düzenler, bağışıklık sistemini güçlendirir, gıda zehirlenmesi ve kanser gibi sağlık problemlerine karşı vücudu destekler, sakinlik verir, dinlendirici, serinletici ve ferahlatıcı özellik gösterir."
Hayoğlu, sıcakların kendini hissettirmeye başladığı bu dönemde insanlara suni ve sağlıksız içecekler yerine hem sağlıkları hem de serinlemeleri için ayran içmelerini tavsiye ettiklerini kaydetti.
Günde bir kase üzüm ye kanser olma.
ÜZÜMÜN FAYDALARI DUYANLARI ŞAŞIRTIYOR.
Üzüm; A vitamini, B1 vitamini, C vitamini, E vitamini, demir, kalsiyum, potasyum, sodyum, magnezyum ve fosfor gibi vitaminler ve mineraller açısından oldukça zengin bir besin. Sağlık sorunlarında getirdiği çözümler ise en az içeriği kadar fazla. Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Çiğdem Bölük Öngüner, üzümün mucizevi etkilerini anlattı.
Üzüm kansere karşı koruyor
Üzümün en önemli özelliği, çok güçlü bir anti-oksidan olmasıdır. E vitamininden 50, C vitamininden ise 30 kat daha fazla anti-oksidan özellik göstermektedir. Bilinen tüm meyveler içinde en güçlü anti-oksidandır. Bu yönüyle de kansere karşı koruyucudur.
Kanser tedavisindeki olumsuzlukları gidermeye yardımcı olur. Özellikle siyah üzümün kabuğunda ve çekirdeğinde anti- kansorejen ve anti-oksidan özellik taşıyan maddeler bulunmaktadır. Araştırmalar bu maddelerin beyin hücrelerini koruduğunu göstermektedir.
Kolesterolü dengeliyor
Üzüm kalp damar sağlığı açısından da oldukça faydalıdır. Yüksek kolesterol problemi yaşayan kişilere kolesterol düşürücü olarak önerilmektedir. Kolesterol üzerine etkisi, iyi kolesterolü yükseltip kötü kolesterolü düşürmesi şeklinde gerçekleşir. Resveratroller, kan damarlarını ve kılcal damarları güçlendirerek damarları korumaktadır. Böylece damar sertliğini önleyerek hem kalp krizi riskini hem de yüksek tansiyon sıkıntısını azaltmaktadır.
Kataraktın düşmanı üzüm
Üzümün içindeki proantosiyanidinler beyin ve karaciğer hasarı üzerine beta karoten, C vitamini ve E vitaminlerinden daha güçlü bir koruyucu etki göstermektedirler. Ayrıca bu maddeler, kanın sulanması ve kan akımının hızlanmasında da görev almaktadırlar. Böylece özellikle gözdeki kılcal damarları güçlendirerek gözün saydam tabakasını korumakta, ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan görme bozukluklarının azalmasına da yardımcı olmaktadırlar. Ayrıca katarakt oluşumunu da engellemektedir.
Üzüm cildin yaşlanmasını geciktiriyor
Üzümde bulunan flavanoidler ciltteki kollajen ve elastin dokularını koruyarak erken yaşlanmayı önlerler, cildin sıkı ve elastik olmasını sağlarlar. Hücre yenileyici etkisi ile cildin güzelleşmesine yardımcı olurlar. Üzüm antihistaminik özellikte taşımaktadır. Üzüm çekirdeği histamin salgısını azaltarak alerjiye karşı önleyici etki göstermektedir.
Saçları güçlendiriyor
Flavanoidler, saç hücreleri üzerine de etkilidirler. Saçın büyümesini uyarırken saç hücrelerinde de artışa neden olurlar. Platelet agregasyonunu engelleyerek felce karşıda koruyucu etki göstermektedirler.
Dikkat eksikliğinin ilacı
Üzüm çekirdeği kullanımı deri hastalıklarına iyi gelmektedir. Yapılan çalışmalar, üzüm tüketiminin çocuklarda dikkat eksikliği- hiperaktivite problemlerinede faydalı olduğunu göstermektedir.
Üzüm anti-oksidan ve demir içeriği yüksek bir meyve olması nedeniyle yorgunluğun giderilmesinde etkilidir ve unutkanlığa karşı da koruyucudur. Aynı zamanda üzüm tüketimi C vitamininin etkisini de artırmaktadır. Kan yapıcı özelliği ile üzüm kansızlığa da iyi gelmektedir. Kansızlık için ayrıca üzümden yapılan pekmez ve üzüm suyu tüketilebilir.
Günde 1 kase üzüm stresi azaltıyor
Üzümün posa içeriği de oldukça yüksektir. Hazmı kolaylaştırıcı ve kabızlığı giderici etki göstermektedir. Üzümün, taze olarak günde bir orta boy kase kadar (200gr) ya da kuru olarak 1 kahve fincanı tüketilmesi, yorgunluğun giderilmesine ve stresin azalmasına yardımcı olmaktadır.
Unutulmamalıdır ki; üzüm şeker içeriği de yüksek bir besindir. Bu yüzden şeker hastalarının üzüm tüketim miktarlarına dikkat etmeleri gerekmektedir.
Üzüm; A vitamini, B1 vitamini, C vitamini, E vitamini, demir, kalsiyum, potasyum, sodyum, magnezyum ve fosfor gibi vitaminler ve mineraller açısından oldukça zengin bir besin. Sağlık sorunlarında getirdiği çözümler ise en az içeriği kadar fazla. Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Çiğdem Bölük Öngüner, üzümün mucizevi etkilerini anlattı.
Üzüm kansere karşı koruyor
Üzümün en önemli özelliği, çok güçlü bir anti-oksidan olmasıdır. E vitamininden 50, C vitamininden ise 30 kat daha fazla anti-oksidan özellik göstermektedir. Bilinen tüm meyveler içinde en güçlü anti-oksidandır. Bu yönüyle de kansere karşı koruyucudur.
Kanser tedavisindeki olumsuzlukları gidermeye yardımcı olur. Özellikle siyah üzümün kabuğunda ve çekirdeğinde anti- kansorejen ve anti-oksidan özellik taşıyan maddeler bulunmaktadır. Araştırmalar bu maddelerin beyin hücrelerini koruduğunu göstermektedir.
Kolesterolü dengeliyor
Üzüm kalp damar sağlığı açısından da oldukça faydalıdır. Yüksek kolesterol problemi yaşayan kişilere kolesterol düşürücü olarak önerilmektedir. Kolesterol üzerine etkisi, iyi kolesterolü yükseltip kötü kolesterolü düşürmesi şeklinde gerçekleşir. Resveratroller, kan damarlarını ve kılcal damarları güçlendirerek damarları korumaktadır. Böylece damar sertliğini önleyerek hem kalp krizi riskini hem de yüksek tansiyon sıkıntısını azaltmaktadır.
Kataraktın düşmanı üzüm
Üzümün içindeki proantosiyanidinler beyin ve karaciğer hasarı üzerine beta karoten, C vitamini ve E vitaminlerinden daha güçlü bir koruyucu etki göstermektedirler. Ayrıca bu maddeler, kanın sulanması ve kan akımının hızlanmasında da görev almaktadırlar. Böylece özellikle gözdeki kılcal damarları güçlendirerek gözün saydam tabakasını korumakta, ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan görme bozukluklarının azalmasına da yardımcı olmaktadırlar. Ayrıca katarakt oluşumunu da engellemektedir.
Üzüm cildin yaşlanmasını geciktiriyor
Üzümde bulunan flavanoidler ciltteki kollajen ve elastin dokularını koruyarak erken yaşlanmayı önlerler, cildin sıkı ve elastik olmasını sağlarlar. Hücre yenileyici etkisi ile cildin güzelleşmesine yardımcı olurlar. Üzüm antihistaminik özellikte taşımaktadır. Üzüm çekirdeği histamin salgısını azaltarak alerjiye karşı önleyici etki göstermektedir.
Saçları güçlendiriyor
Flavanoidler, saç hücreleri üzerine de etkilidirler. Saçın büyümesini uyarırken saç hücrelerinde de artışa neden olurlar. Platelet agregasyonunu engelleyerek felce karşıda koruyucu etki göstermektedirler.
Dikkat eksikliğinin ilacı
Üzüm çekirdeği kullanımı deri hastalıklarına iyi gelmektedir. Yapılan çalışmalar, üzüm tüketiminin çocuklarda dikkat eksikliği- hiperaktivite problemlerinede faydalı olduğunu göstermektedir.
Üzüm anti-oksidan ve demir içeriği yüksek bir meyve olması nedeniyle yorgunluğun giderilmesinde etkilidir ve unutkanlığa karşı da koruyucudur. Aynı zamanda üzüm tüketimi C vitamininin etkisini de artırmaktadır. Kan yapıcı özelliği ile üzüm kansızlığa da iyi gelmektedir. Kansızlık için ayrıca üzümden yapılan pekmez ve üzüm suyu tüketilebilir.
Günde 1 kase üzüm stresi azaltıyor
Üzümün posa içeriği de oldukça yüksektir. Hazmı kolaylaştırıcı ve kabızlığı giderici etki göstermektedir. Üzümün, taze olarak günde bir orta boy kase kadar (200gr) ya da kuru olarak 1 kahve fincanı tüketilmesi, yorgunluğun giderilmesine ve stresin azalmasına yardımcı olmaktadır.
Unutulmamalıdır ki; üzüm şeker içeriği de yüksek bir besindir. Bu yüzden şeker hastalarının üzüm tüketim miktarlarına dikkat etmeleri gerekmektedir.
Miranda beni gerçek bir erkek yapacak.
Bieber: Miranda beni gerçek bir erkek yapmaya söz verdi
Ünlü oyuncu Orlando Bloom’un İspanya’nın Ibiza adasındaki Cipriani Restoranı’nın önünde 20 yaşındaki Kanadalı şarkıcı Justin Bieber’i yumruklamasının gerçek nedeni ortaya çıktı.
Sunday People gazetesi konu ile ilgili özel haberinde Bieber’in iki yıl önce bir defilede tanıştığı ünlü model Miranda Kerr’in “onu gerçek bir erkek yapamaya söz verdiğini” söyleyerek övündüğünü; eski eşi ve çocuğunun annesi hakkında söylenen bu sö
Ünlü oyuncu Orlando Bloom’un İspanya’nın Ibiza adasındaki Cipriani Restoranı’nın önünde 20 yaşındaki Kanadalı şarkıcı Justin Bieber’i yumruklamasının gerçek nedeni ortaya çıktı.
Sunday People gazetesi konu ile ilgili özel haberinde Bieber’in iki yıl önce bir defilede tanıştığı ünlü model Miranda Kerr’in “onu gerçek bir erkek yapamaya söz verdiğini” söyleyerek övündüğünü; eski eşi ve çocuğunun annesi hakkında söylenen bu sö
Yurt dışı seçmen adayları pek sevmedi!
Katılım oranı %5 de kaldı.
Cumhurbaşkanlığı seçimini sandık başlarındaki gönüllü müşahitleriyle yakından takip eden ’Gurbetin Oyları Grubu’ tarafından ilk tur için yurt dışındaki 2 milyon 722 bin 981 seçmenden şu ana kadar sadece 178 bin 959’unun randevu alabildiği, kullanılan oy oranının yüzde 5 oranında olduğu açıklandı.
’Türkiye’nin Oyları’ ile ’Gurbetin Oyları’ isimli sivil iki kardeş platformları yerel seçimler için 30 Mart 2014 tarihinden yaklaşık 1 ay önce Ortak Nokta Derneği ve Ankara Kent Forumu Derneği öncülüğünde bağımsız gönüllülerin bir araya gelerek Ankara’nın Oyları’nı kurmasıyla çalışmalarına başladı. Tamamen gönüllü bireylerden oluşan, tarafsızlık, yerellik, şeffaflık, işbirliği ilkeleri kapsamında lidersiz ve yatay yapılanan, adil, şeffaf ve temiz seçim için çalıştığı belirtildi.
Gönüllüler, Türkiye’nin Oyları ile 80 ilde, ’Sandık Başındayız’ sivil platformu ile işbirliği içinde İstanbul’da, Gurbetin Oyları ile yurtdışındaki sandıklarda oylara sahip çıkmak için çalışıyor. Gönüllü bireylerin, hukuki çerçevede sandık başında nasıl görev yapabilecekleri eğitim programları aracılığıyla aktarılıyor ve yurt içi- yurt dışında açılan sandıklara yerleştirilmeleri sağlanıyor.
“FENERBAHÇE MAÇINA 7 BİNDEN FAZLA VATANDAŞ GİTTİ AMA OY KULLANMAYA BİN KİŞİ BİLE GELMEDİ”
Danimarka’da oy verme işleminin son gününde oy kullananların sayısının bini bulmaması Büyükelçi Mehmet Dönmez’i üzdü. 4 gün boyunca bizzat sandık başında bekleyen ve görevlilerle, vatandaşlarla ilgilenen Büyükelçi Dönmez “Fenerbahçe maçına 7 binden fazla vatandaş gitti ama oy kullanmaya bin kişi bile gelmedi üzüldüm” dedi.
Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Danimarka’da oy verme işlemine ilgi çok düşük oldu. Türkiye’nin Kopenhag Büyükelçisi Mehmet Dönmez, oy hakkı bulunan yaklaşık 3 bin vatandaşımızdan sadece bine yakının oy kullandığını belirterek “Fenerbahçe maçına ilgi oy hakkına ilgiden daha fazla oldu” dedi. Vatandaşlarımızın yıllardır bekledikleri oy kullanma hakkından yeterince yararlanmamalarının kendisini üzdüğünü belirten Büyükelçi Mehmet Dönmez “İlgi beklenenin çok altında. Bugün 4’üncü gündeyiz oy kullananların sayısı toplam bine ulaşmadı. Üzüntü duydum doğrusu. Bugün de fazla vatandaş gelmedi. 30 bin seçmen bulunan Danimarka’da daha çok oy kullanılması gerekirdi. Vatandaşlarımızın bazılarının izinde olması bazılarının da randevu alamamış olması, uzakta olmaları katılımı düşürdü. Ama dün akşam maça 7 bin kişinin katıldığına bakarsak seçime biraz daha fazla katılım beklerdik” diye konuştu. Yeni sezon hazırlıklarını sürdüren Fenerbahçe, üçüncü hazırlık maçında,İspanyol takımı Sevilla ile dün akşam Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da karşı karşıya gelmişti.
TWITTER’DAN ANLIK BİLGİLENDİRME
Üç adayın yarıştığı cumhurbaşkanlığı için yurt dışında başlayan seçim sürecinde gönüllüler aracılığıyla bir araya getirilen bilgiler, Twitter üzerinde #GurbetinOylari etiketiyle yayımlanıyor. 10 Ağustos’ta ise, sandıklardan haberler #TurkiyeninOylari etiketinden izlenebilecek.
OY KULLANAN ORANI YÜZDE 5
Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının devam eden oy kullanma işlemine ilişkin Gurbetin Oyları grubundan, seçim gündemine ilişkin bilgiler aktarıldı. 2 milyon 722 bin 981 seçmenden birinci tur için sadece yüzde 178 bin 959’unun (yüzde 6.4) randevu aldığı, 1 milyon 380 bin 909 seçmen sayısıyla en büyük yurt dışı seçmen kitlesine sahip Almanya’da ise bu oranın yüzde 6.6 olduğuna dikkat çekildi.
SEÇİMDEN NOTLAR
Şu ana kadar yurt dışında oy kullanma oranının yüzde 5’e ulaştığı açıklanarak, seçim gündemine ilişkin şu notlar öne çıkarıldı;
* Frankfurt’ta mükerrer oy engellendi. Ailesinden sonra oy kullanmak isteyen bir seçmenin, Kayseri’de Havalimanı’nda da oyunu kullanmış olduğu tespit edildi. * Özellikle Berlin ve Essen’de gönüllü müşahitlerimizin, yasal müşahit kartları yanlarında olmasına rağmen seçimi gözlemlemek üzere sandık alanına girişlerine tamamen keyfi bir uygulama ile izin verilmedi. * Almanya’da bazı bölgelerde tutanakların kapılara asılması konusundaki ısrarlarımız sonuçsuz. * Oy zarfları kağıdının çok ince olması yüzünden çoğu zarfta seçmenin hangi aday için oy kullandığı zarf açılmadan belli oluyor. Bu seçimin adil ve şeffaflığına büyük darbe varabilecek bir etken olarak dikkat çekiyor.
RANDEVU SİSTEMİNİN İPTALİ DAHA BÜYÜK SORUN OLUR
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) randevu sisteminden randevu almış birçok seçmene, seçtikleri zamandan başka bir zamana bir randevu daha verilmesi, yani çifte zaman ataması yapılması nedeniyle ilk gün bazı sandıklarda kullanılan oya oranla yüzde 30 civarında seçmenin geri gönderildiği açıklandı. Çifte randevuların yarattığı sorunlar devam ederken, seçmen sayısının azlığı nedeniyle seçim sürerken randevu sisteminin tamamen iptal edilmesi için YSK’ya ve kamuoyuna yapılan baskının olumlu sonuçlanmasının daha büyük sorunlara yol açacağı belirtildi.
PARTİLERE ’MÜŞAHİT GÖNDERİN’ ÇAĞRISI
İki gündür yurt dışındaki seçimlere düşük katılım nedeniyle randevusuz oy kullanma başvurularının YSK tarafından reddedildiğini de duyuran gönüllüler, şu çağrıda bulundu:
"Bu durum toplu organizasyonlarla randevusuz oy kullanma teşebbüslerine yol açabilir. Özellikle daha kalabalık olması beklenen hafta sonunda denetimi sıkılaştırmak gerekmektedir. Randevu günü dışında ancak ve ancak gümrük kapılarında ve havaalanlarında oy kullanılabilir. Denetlemekle yükümlü olan sandık başkanları ve dış işleri personelinin baskı altına alınması durumunda genelgeye aykırı oy kullananları müşahitler olarak engelleyemeyiz. Gurbetin Oyları olarak, yeterli sayıda temsilci gönderemeyen tüm partileri bir an önce az sayıda sandık görevlilerinin olduğu ülke ve sandıklara müşahit göndermeye çağırıyoruz. Seçim hukukuna ve oylara sahip çıkmak adına, olası tüm usulsüzlüklerin raporlanması ve tutanakların paylaşılmasında desteğinizi bekliyoruz."
CAMİLERDEN TOPLU RANDEVU ÇAĞRISI
Pazar günü için her ülkeden haber aldıklarına da işaret eden Gurbetin Oyları gönüllüleri, "Camiler randevu alma sürecinde çağrıda bulunmuş ve vatandaşlara toplu olarak randevular alınmış. Elbette bunda bir usulsüzlük yok. Ancak otobüslerle sandığa gidecekleri gün pazar. Pazar günü çok kalabalık olacağı ve büyük baskılarla geçeceği beklentisi var" uyarısında da bulundu.
AVUSTURYA'DA 9 BİN OY KULLANILDI
Avusturya'da, 2-3 Ağustos 2014 tarihlerinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ilk tur oylaması bugün saat 17:00'da sona erdi. Türkiye'nin halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanının belirleneceği oylamada, diğer ülkelerde olduğu gibi Avusturya'da yaşayan Türk vatandaşlarının da oy hakkına sahip olmasıyla bir ilk gerçekleşti. Avusturya'daki gurbetçilerin kimisi tatil yolundaki gümrüklerde kimisi de çeşitli merkezlerde kurulan sandıklarda oyunu kullanmayı tercih etti. Seçimin ilk turunda kayıtlı seçmen sayısının 104 bin 536 kişi olduğu Avusturya'da, elçilik ve konsolosluk binalarının yeterli olmayacağı düşünülerek Viyana, Salzburg ve Bregenz şehirlerinde çeşitli salonlar kiralandı. Ancak cumhurbaşkanlığı seçimine katılım beklenenin altında kaldı. Avusturya'da, yalnızca 6 bin 559 kişi oy kullanmak için randevu aldı. Görevlilerden alınan tahmini bilgilere göre ise 3 merkezde kurulan 77 sandıkta yaklaşık 9 bin kişi oy kullandı. Katılımın düşük olmasına neden olarak, seçimin gurbetçilerin izin dönemine denk gelmesi ve randevu sistemindeki sıkıntılar gösteriliyor.
BELÇİKA'DA OY KULLANMA SONA ERDİ
Cumhurbaşkanı seçiminde Belçika'da 127 bin 518 kayıtlı seçmenden 8 bin 66'sı oy kullandı.
Brüksel ve Anvers'te kurulan yirmi üçer sandıkta 31 Temmuz-3 Ağustos'ta kullanılan oylar, tutanak tutulmasının ardından siyasi partilerin de üye verdiği seçim komisyonlarının nezaretinde diplomatik misyonlardaki güvenli depolara taşındı. Mühürlü oy çuvallarının 5 Ağustos'ta yine seçim komisyonlarının nezaretinde Almanya'nın Köln kentine götürülerek Türkiye'den gelecek komisyona teslim edileceği belirtildi.
Transparan seven ünlüler
Avustralyalı oyuncu Melissa George, katıldığı bir davette giydiği kıyafet ile ilgi odağı oldu. 37 yaşındaki George, İtalya'nın Milano kentinde düzenlenen Convivio 2014 adlı yardım amaçlı davette uzun siyah bir etek ve boğazına kadar kapalı beyaz bir gömlek giydi. Doğum yaptıktan sonra kısa sürede eski formuna kavuşan George'un kıyafetinin en önemli ayrıntısı gömleğin şeffaf olmasıydı.
Ünal Aysal Mykonos’ta 25 bin euro hesap ödedi
İSPANYOL sanatçı Julio Iglesias ile Yunan sanatçı Antonis Remos, geçtiğimiz hafta sonu Yunan adası Mykonos’un ünlü mekânlarından Nammos’ta aynı sahneyi paylaştı.
Konseri izleyenler arasında Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ve eşi Fani Aysal da vardı. Yunanistan’ın haftalık Proto Thema gazetesi, gecede en yüksek hesabı Aysal çiftinin oturduğu masanın ödediğini öne sürdü. Gazetede yer alan habere göre Ünsal ile eşinin yanı sıra iki otel sahibi Türk’ün de bulunduğu sahne önündeki masaya yaklaşık 25 bin euro hesap geldi. Julio Iglesias’ın 335 bin, Remos’un ise 70 bin euro ücret karşılığında sahneye çıktığı konserde Nammos’un kasasına 1.5 milyon euro girdi.
Yaklaşık 2 bin kişinin izlediği konserde bilet fiyatları, sahne önündeki masalar için kişi başı 1000, ikinci sıradaki masalar için 600, üçüncü sıradaki masalar için ise 300 euro’ydu.
Konseri izleyenler arasında Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ve eşi Fani Aysal da vardı. Yunanistan’ın haftalık Proto Thema gazetesi, gecede en yüksek hesabı Aysal çiftinin oturduğu masanın ödediğini öne sürdü. Gazetede yer alan habere göre Ünsal ile eşinin yanı sıra iki otel sahibi Türk’ün de bulunduğu sahne önündeki masaya yaklaşık 25 bin euro hesap geldi. Julio Iglesias’ın 335 bin, Remos’un ise 70 bin euro ücret karşılığında sahneye çıktığı konserde Nammos’un kasasına 1.5 milyon euro girdi.
Yaklaşık 2 bin kişinin izlediği konserde bilet fiyatları, sahne önündeki masalar için kişi başı 1000, ikinci sıradaki masalar için 600, üçüncü sıradaki masalar için ise 300 euro’ydu.
3 Ağustos 2014 Pazar
Türkmenlere sınır kapıları kapalı
IŞİD Sincar bölgesini ele geçirdi. Siviller panikle kaçıyor. Ankara Türkmenlere ‘pasaport’ soruyor.
Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) haziran ortasında ele geçirdiği Musul’dan Kürt Bölgesel Yönetimi sınırına dayandı. IŞİD, Kürtlerin “Şengal” olarak adlandırdıkları ve Irak ordusunun çekilmesinden bu yana kontrol altında tuttukları Sincar kentini ele geçirdi. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde bağlı peşmerge güçleri, Suriye sınırına yakın olan kente üç koldan giren IŞİD militanları karşısında dayanamayıp geri çekilirken Zummar kasabası ile etrafındaki petrol sahaları da IŞİD’in eline geçti. Rojava’daki Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) bağlı güçlerin Til Koçer üzerinden yardıma koştukları haberleri geliyor. Sincar’ı kutsal kabul eden Yezidilerin yanı sıra IŞİD’den kaçarak kente sığınmış Türkmenler ve Şabaklar can havliyle bölgeden kaçıyor. Türkiye’nin ise sığınma talebini dile getiren Türkmenlerden “pasaport istediği” öne sürülüyor.
Cumhuriyet'ten Duygu Güvenç'in haberine göre, aralarında çok sayıda Türkmen ve Yezidi’nin de bulunduğu kent sakinlerinin Kürtlerin kontrolündeki dağlara ve Dohuk kentine kaçtıkları bildirilirken AFP’ye konuşan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Yetkilisi Hayri Sincari, Kürt peşmergelerinin Sincar’dan çekildiklerini belirterek IŞİD bayraklarının kenteki yönetim binalarında dalgalanmaya başladığını söyledi. IŞİD’den yapılan açıklamada da “24 saatlik çatışma sonucu” birçok peşmergenin öldürüldüğü ileri sürülerek Zumar ve 12 köyün ele geçirildiği kaydedildi. Son çatışmalarda Ain Zalah bölgesini de ele geçirdiği kaydedilen örgüt daha önce de dört petrol sahası ele geçirmişti. Musul’dan Suriye’ye uzanan bölgede IŞİD’in bir koridor açması Kürt yönetiminin Sincar bölgesinde kontrolü tamamen kaybedeceği anlamına geliyor.
Rojava’dan takviye
IŞİD ile peşmergeler arasında Zumar’da yaşanan çatışmalar üzerine Suriye’deki Kürtlerin partisi Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) silahlı kanadı olan Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) bağlı güçlerin Til Koçer üzerinden çatışma bölgesine geçtiği bildirildi. ANF’nin geçtiği habere göre, IŞİD’in büyük bir güçle Zumar ve Şengal’e saldırarak Zaho’dan ayırmak istediğini belirten YPG Sözcüsü Polat Can, “Bunun önünü almak için buradayız. Aradaki sınırları kaldırdık. Güneyli kardeşlerimizi IŞİD çetelerinden korumak için büyük bir güçle Güney’e geçtik” dedi. Suriye’nin Rojova bölgesinden yüzlerce YPG’linin de savunmaya katılmak amacıyla Irak Kürdistan Özerk Bölgesi’ne girdikleri belirtilirken Musul’un Rabi sınır kapısının da YPG güçlerinin eline geçtiği bildirildi. IŞİD’e karşı savunmaya KYB güçlerinin de katıldığı kaydedildi. IŞİD, Musul’u ele geçirmesinden sonra Telafer üzerinden Kürtlerin yaşadığı Şengal bölgesini de kullanarak Suriye’ye geçiş için güvenli bölge oluşturmak amacıyla saldırıya geçmişti. Ancak KBY Peşmerge Bakanlığı önceki akşam YPG güçlerinin bölgelerine geçtiğini yalanladı, buna ihtiyaçları olmadığını da savundu.
Türkmenlerden yardım çağrısı
Irak’ın Tel Afer kentinden kaçan çok sayıda Türkmenin sığındığı Sincar’ın IŞİD’in eline geçmesi üzerine buraya sığınmış bulunan yaklaşık 450 aile, dün sabah saatlerinde kaçarak Zaho-Habur sınırına geldi. Bu ailelerden Abbas Beyatlı, “Sınıra kadar geldik. Türkiye bize de kapısını açsın. Bizim pasaportumuz yok ama bize de sığınma versin” dedi. Irak Türkmen Cephesi Telafer sorumlusu Kasım Kara ise dün Türkiye’nin Türkmenlere kapısını açması için Cephe Başkanı Erşad Salihi’ye bu talebi ilettiklerini söyledi. Halen Türkiye’de bulunan Salihi’nin ise bu talebe net yanıt vermediği öğrenildi.
Çoğunluğunu Beyatlı aşiretinin oluşturduğu 400-450 aile adına Cumhuriyet’e konuşan Abbas Beyatlı, “Biz de mülteci olalım. Telafer’den Sincar’a gitmiştik ama sabahleyin orayı da terk ettik. Bizden kimse kalmadı. Beklentimiz, güvenlik sağlanana kadar Türkiye’nin bize de kapılarını açması” dedi. Beyatlı, yanlarında pasaport bulunmadığını belirtirken “Bizden böyle şeyler istenmesin, bizi de bir kampa yerleştirin” talebinde bulundu.
Irak Türkmen Cephesi Telafer sorumlusu olan ve Dohuk’a sığınan Kasım Kara da ilk etapta çok sayıda Türkmenin Türkiye’ye gelmek istediğini ancak zamanla büyük bir bölümünün Güney’e Şii bölgelerine geçtiğini belirtirken bir grubun hâlâ Türkiye’ye sığınmak istediğini belirtti. Kasım Kara Türkiye’den kendilerine yardımların geldiğini ve bazı kamyonları da başkonsolosluk görevlilerinden bizzat teslim aldığını belirtirken “Ancak daha sonra yardımların bir kısmına Kürtler ‘bizim payımız’ diyerek el koydu. Bize yardım ulaştı ama şu anda bölgede dağıtılan bir yardım yok” bilgisini verdi.
Başkonsolosluktan ‘pasaport’ talebi
Öte yandan haziran ayından bu yana başta Musul olmak üzere yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kalan ve Erbil’e kadar ulaşan Türkmenlerin birçoğunun Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğu’na Türkiye’ye gitmek için resmen başvurduğu öğrenildi. Bu talebe konsolosluğun, “Ancak pasaportunuzla geçebilirsiniz” yanıtını verdiği belirtildi. Başkonsolosluk yetkililerinin, IŞİD’in yönetimi ele geçirmesi üzerine kaçan Türkmenlere, “Ya yaşadığınız yere gidin, ya da Bağdat’a gidip pasaport çıkartın. Buradan Irak pasaportu çıkartamazsınız” diyerek taleplere olumsuz yanıt verdiği ifade edildi. Oysa Türkmenler, IŞİD’in ele geçirdiği bölgelere dönmeleri halinde çoğunluk Şii olduğu için ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Erbil-Bağdat arasının da güvenli olmadığı biliniyor.
Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) haziran ortasında ele geçirdiği Musul’dan Kürt Bölgesel Yönetimi sınırına dayandı. IŞİD, Kürtlerin “Şengal” olarak adlandırdıkları ve Irak ordusunun çekilmesinden bu yana kontrol altında tuttukları Sincar kentini ele geçirdi. Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde bağlı peşmerge güçleri, Suriye sınırına yakın olan kente üç koldan giren IŞİD militanları karşısında dayanamayıp geri çekilirken Zummar kasabası ile etrafındaki petrol sahaları da IŞİD’in eline geçti. Rojava’daki Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) bağlı güçlerin Til Koçer üzerinden yardıma koştukları haberleri geliyor. Sincar’ı kutsal kabul eden Yezidilerin yanı sıra IŞİD’den kaçarak kente sığınmış Türkmenler ve Şabaklar can havliyle bölgeden kaçıyor. Türkiye’nin ise sığınma talebini dile getiren Türkmenlerden “pasaport istediği” öne sürülüyor.
Cumhuriyet'ten Duygu Güvenç'in haberine göre, aralarında çok sayıda Türkmen ve Yezidi’nin de bulunduğu kent sakinlerinin Kürtlerin kontrolündeki dağlara ve Dohuk kentine kaçtıkları bildirilirken AFP’ye konuşan Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) Yetkilisi Hayri Sincari, Kürt peşmergelerinin Sincar’dan çekildiklerini belirterek IŞİD bayraklarının kenteki yönetim binalarında dalgalanmaya başladığını söyledi. IŞİD’den yapılan açıklamada da “24 saatlik çatışma sonucu” birçok peşmergenin öldürüldüğü ileri sürülerek Zumar ve 12 köyün ele geçirildiği kaydedildi. Son çatışmalarda Ain Zalah bölgesini de ele geçirdiği kaydedilen örgüt daha önce de dört petrol sahası ele geçirmişti. Musul’dan Suriye’ye uzanan bölgede IŞİD’in bir koridor açması Kürt yönetiminin Sincar bölgesinde kontrolü tamamen kaybedeceği anlamına geliyor.
Rojava’dan takviye
IŞİD ile peşmergeler arasında Zumar’da yaşanan çatışmalar üzerine Suriye’deki Kürtlerin partisi Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) silahlı kanadı olan Halk Savunma Birlikleri’ne (YPG) bağlı güçlerin Til Koçer üzerinden çatışma bölgesine geçtiği bildirildi. ANF’nin geçtiği habere göre, IŞİD’in büyük bir güçle Zumar ve Şengal’e saldırarak Zaho’dan ayırmak istediğini belirten YPG Sözcüsü Polat Can, “Bunun önünü almak için buradayız. Aradaki sınırları kaldırdık. Güneyli kardeşlerimizi IŞİD çetelerinden korumak için büyük bir güçle Güney’e geçtik” dedi. Suriye’nin Rojova bölgesinden yüzlerce YPG’linin de savunmaya katılmak amacıyla Irak Kürdistan Özerk Bölgesi’ne girdikleri belirtilirken Musul’un Rabi sınır kapısının da YPG güçlerinin eline geçtiği bildirildi. IŞİD’e karşı savunmaya KYB güçlerinin de katıldığı kaydedildi. IŞİD, Musul’u ele geçirmesinden sonra Telafer üzerinden Kürtlerin yaşadığı Şengal bölgesini de kullanarak Suriye’ye geçiş için güvenli bölge oluşturmak amacıyla saldırıya geçmişti. Ancak KBY Peşmerge Bakanlığı önceki akşam YPG güçlerinin bölgelerine geçtiğini yalanladı, buna ihtiyaçları olmadığını da savundu.
Türkmenlerden yardım çağrısı
Irak’ın Tel Afer kentinden kaçan çok sayıda Türkmenin sığındığı Sincar’ın IŞİD’in eline geçmesi üzerine buraya sığınmış bulunan yaklaşık 450 aile, dün sabah saatlerinde kaçarak Zaho-Habur sınırına geldi. Bu ailelerden Abbas Beyatlı, “Sınıra kadar geldik. Türkiye bize de kapısını açsın. Bizim pasaportumuz yok ama bize de sığınma versin” dedi. Irak Türkmen Cephesi Telafer sorumlusu Kasım Kara ise dün Türkiye’nin Türkmenlere kapısını açması için Cephe Başkanı Erşad Salihi’ye bu talebi ilettiklerini söyledi. Halen Türkiye’de bulunan Salihi’nin ise bu talebe net yanıt vermediği öğrenildi.
Çoğunluğunu Beyatlı aşiretinin oluşturduğu 400-450 aile adına Cumhuriyet’e konuşan Abbas Beyatlı, “Biz de mülteci olalım. Telafer’den Sincar’a gitmiştik ama sabahleyin orayı da terk ettik. Bizden kimse kalmadı. Beklentimiz, güvenlik sağlanana kadar Türkiye’nin bize de kapılarını açması” dedi. Beyatlı, yanlarında pasaport bulunmadığını belirtirken “Bizden böyle şeyler istenmesin, bizi de bir kampa yerleştirin” talebinde bulundu.
Irak Türkmen Cephesi Telafer sorumlusu olan ve Dohuk’a sığınan Kasım Kara da ilk etapta çok sayıda Türkmenin Türkiye’ye gelmek istediğini ancak zamanla büyük bir bölümünün Güney’e Şii bölgelerine geçtiğini belirtirken bir grubun hâlâ Türkiye’ye sığınmak istediğini belirtti. Kasım Kara Türkiye’den kendilerine yardımların geldiğini ve bazı kamyonları da başkonsolosluk görevlilerinden bizzat teslim aldığını belirtirken “Ancak daha sonra yardımların bir kısmına Kürtler ‘bizim payımız’ diyerek el koydu. Bize yardım ulaştı ama şu anda bölgede dağıtılan bir yardım yok” bilgisini verdi.
Başkonsolosluktan ‘pasaport’ talebi
Öte yandan haziran ayından bu yana başta Musul olmak üzere yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kalan ve Erbil’e kadar ulaşan Türkmenlerin birçoğunun Türkiye’nin Erbil Başkonsolosluğu’na Türkiye’ye gitmek için resmen başvurduğu öğrenildi. Bu talebe konsolosluğun, “Ancak pasaportunuzla geçebilirsiniz” yanıtını verdiği belirtildi. Başkonsolosluk yetkililerinin, IŞİD’in yönetimi ele geçirmesi üzerine kaçan Türkmenlere, “Ya yaşadığınız yere gidin, ya da Bağdat’a gidip pasaport çıkartın. Buradan Irak pasaportu çıkartamazsınız” diyerek taleplere olumsuz yanıt verdiği ifade edildi. Oysa Türkmenler, IŞİD’in ele geçirdiği bölgelere dönmeleri halinde çoğunluk Şii olduğu için ölüm tehlikesiyle karşı karşıya. Erbil-Bağdat arasının da güvenli olmadığı biliniyor.
2 Ağustos 2014 Cumartesi
Ünlü gece klübü karıştı.
Son dönemde Bebek Lucca’nın rakibi olarak gösterilen Emirgan’daki ünlü bir gece kulübünde çok ilginç bir hırsızlık olayı yaşandı. Bayram öncesi yaşanan olay film senaryolarını aratmadı.
Yaptıkları özel partilerle adından sıkça söz ettiren mekanda, 200 bin euro değerinde son model Porsche Carrera S4 marka araç çalındı. Mekana gelen otomobil hırsızı gözüne bir Porsche’yi kestirdi ve çıkışta valeye 100 dolar vererek plakasını söylediği aracı getirmesini istedi. Ardından kendisinin olduğunu söylediği lüks araca binip gözden kayboldu.
Arabasının çalındığını öğrenen aracın sahibi ise İstinye Karakolu’na giderek şikayetçi oldu. Yaşanan hırsızlık olayı sonrası büyük bir şok yaşayan mekanın işletmecisinin müşterisine arabası bulunamadığı takdirde kendisine yeni bir son model Porsche Carrera S4 alacağını söylediği iddia edildi.
Yaptıkları özel partilerle adından sıkça söz ettiren mekanda, 200 bin euro değerinde son model Porsche Carrera S4 marka araç çalındı. Mekana gelen otomobil hırsızı gözüne bir Porsche’yi kestirdi ve çıkışta valeye 100 dolar vererek plakasını söylediği aracı getirmesini istedi. Ardından kendisinin olduğunu söylediği lüks araca binip gözden kayboldu.
Arabasının çalındığını öğrenen aracın sahibi ise İstinye Karakolu’na giderek şikayetçi oldu. Yaşanan hırsızlık olayı sonrası büyük bir şok yaşayan mekanın işletmecisinin müşterisine arabası bulunamadığı takdirde kendisine yeni bir son model Porsche Carrera S4 alacağını söylediği iddia edildi.
Tuğçe Kazaz Şimdiki genç kızlar Palyaço
Tuğçe Kazaz: "Şimdi ki genç kızlar kendilerini makyaj yaparak daha güzel zannediyorlar.
Podyumların aranılan ismi Tuğçe Kazaz, genç kızların abartılı makyaj yapmasını eleştirdi.
Kazaz, "Makyaj yaparak palyaço gibi dolaşıyorlar" derken sade olmaları gerektiğini vurguladı. 2001 Elite Model Look yarışmasında kazandığı ikinciliğinden bu yana mankenlik kariyerinde fırtına gibi esen Tuğçe Kazaz yeni nesil genç kızları fazla abartılı olmakla eleştirdi. 17 yaşından itibaren podyumlarda boy gösteren ve yurt dışındaki defilelerde de başarısını bu alanda kanıtlayan manken, "Şimdi ki genç kızlar kendilerini makyaj yaparak daha güzel zannediyorlar" dedi.
KENDİLERİNE YAZIK EDİYORLAR
Çoğu mankenin yanı sıra kendisinin günlük hayatında makyajdan uzak durduğunu belirten Kazaz, "Sahne sanatlarında abartılı şeyler görmeyi seviyorum ama sadeliğin verdiği şıklık bambaşka. Yaklaşık 12 yıldır bu camianın içindeyim. O kadar yaşanmışlık var ki makyajı tercih etmiyorum. Ancak gencecik kızlar çok abartılı makyaj yaparak palyaço gibi dolaşıyorlar. Kendilerine yazık ediyorlar" diye konuştu.
ŞEHİR HAYATI DOĞAMIZI BOZUYOR
Şehir hayatından oldukça bunaldığını da sözlerine ekleyen güzel manken "Bu dünyada yaşayan her insan gibi ben de kendimi kirlenmiş hissediyorum. Çevremizde bizi kirleten çok etken var. Bu kaostan beni uzak tutacak çiftlik hayalim var. Çiftlikte yaşayan insanlara gıpta ediyorum. Bir süreden sonra insanların yavaş yavaş kırsala geçmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu modern yaşam tarzı insanın aslında doğasına uygun değil" ifadesini kullandı.
Podyumların aranılan ismi Tuğçe Kazaz, genç kızların abartılı makyaj yapmasını eleştirdi.
Kazaz, "Makyaj yaparak palyaço gibi dolaşıyorlar" derken sade olmaları gerektiğini vurguladı. 2001 Elite Model Look yarışmasında kazandığı ikinciliğinden bu yana mankenlik kariyerinde fırtına gibi esen Tuğçe Kazaz yeni nesil genç kızları fazla abartılı olmakla eleştirdi. 17 yaşından itibaren podyumlarda boy gösteren ve yurt dışındaki defilelerde de başarısını bu alanda kanıtlayan manken, "Şimdi ki genç kızlar kendilerini makyaj yaparak daha güzel zannediyorlar" dedi.
KENDİLERİNE YAZIK EDİYORLAR
Çoğu mankenin yanı sıra kendisinin günlük hayatında makyajdan uzak durduğunu belirten Kazaz, "Sahne sanatlarında abartılı şeyler görmeyi seviyorum ama sadeliğin verdiği şıklık bambaşka. Yaklaşık 12 yıldır bu camianın içindeyim. O kadar yaşanmışlık var ki makyajı tercih etmiyorum. Ancak gencecik kızlar çok abartılı makyaj yaparak palyaço gibi dolaşıyorlar. Kendilerine yazık ediyorlar" diye konuştu.
ŞEHİR HAYATI DOĞAMIZI BOZUYOR
Şehir hayatından oldukça bunaldığını da sözlerine ekleyen güzel manken "Bu dünyada yaşayan her insan gibi ben de kendimi kirlenmiş hissediyorum. Çevremizde bizi kirleten çok etken var. Bu kaostan beni uzak tutacak çiftlik hayalim var. Çiftlikte yaşayan insanlara gıpta ediyorum. Bir süreden sonra insanların yavaş yavaş kırsala geçmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu modern yaşam tarzı insanın aslında doğasına uygun değil" ifadesini kullandı.
Bir dizi aşkı daha gerçek oldu!
Küçük Ağa dizisinde de evli bir çifti canlandıran ünlü oyuncular Sarp Levendoğlu ve Birce Akalay gerçek hayatta da evlendi.
Dizide rol almaya başladıktan sonra aralarındaki ilişki aşka dönüşen ve evlilik kararı alan çift Cuma akşamı dünya evine girdi. Küçük Ağa'nın minik yıldızı Emir Berke Zincidi de nikah töreninde dizideki anne babasının yanında yer aldı.
Düğüne sanat dünyasından çok sayıda ünlü isim katıldı.
Dizide rol almaya başladıktan sonra aralarındaki ilişki aşka dönüşen ve evlilik kararı alan çift Cuma akşamı dünya evine girdi. Küçük Ağa'nın minik yıldızı Emir Berke Zincidi de nikah töreninde dizideki anne babasının yanında yer aldı.
Düğüne sanat dünyasından çok sayıda ünlü isim katıldı.
Zamanında Tuğçe Kazaz iffetini açıp göstermişti.
Tuğçe Kazaz, 'Göğüslerini açan kadın mı iffetlidir' diyerek Türkiye Gündemini gereksiz yere meşgul eden 'Arınç ve kahkaha' tartışmalarına etkili bir giriş yaptı.
Durumu değerlendirmeden önce bazı önemli noktaların altını çizmekte fayda var.
Tuğçe Kazaz 2001'de düzenlenen bir güzellik yarışmasında birinciliği elde ettikten sonra tanınmaya başlanmıştı. Sonrasında verdiği cesur pozlar ve de Kenan Doğulu ile yaşadığı aşk popülerliğini iyice arttırmış, ondan ayrıldıktan sonra 2005 yılında George Seitaridis isimli bir Yunan vatandaşıyla evlenerek Hristiyan olduğunu açıklamasıyla da gündemi uzunca süre meşgul etmişti. Bu seçimiyle ailesi tarafından reddedilen Kazaz'ın hikayesi yıllar sonra yeniden Müslüman olduğunu açıklaması, türban takarak defilelere çıkmasıyla yeniden ön plana taşınmıştı.
Bugün itibariyle birçok haber kanalının olayla alakalı manşetleri, Tuğçe Kazaz'ın geçmişte verdiği çıplak pozlar ve Din değiştirme tercihlerinin bir çeşit bel altı vuruşları gibiydi. Altını çizmek istediğim noktalar burası.
Bir insan özgür iradesiyle hayatını istediği şekilde yönlendirebilir, çıplak pozlar vermiş daha sonra kapanmayı seçmiş olabilir ya da Mülüman iken Hristiyan veya tam tersi bir inanç içerisinde bulunabilir. Bunların bir insan hayatının geçmişindeki mevcudiyetleri onu suçlamak için kullanılamaz, kullanılmamalı. Buna herkesin dikkat etmesi çok önemli bence.
Neyse gelelim asıl mevzuya, Tuğçe Kazaz'ın, Arınç'ı desteklemesine. Ne demiş peki?
Edepsizce göğüslerinin üzerine 'eylem' yazısı yazıp, kadının en mahrem yerini sokak ortasında açarak kendini basitleştiren bir kadın mı iffetlidir?
Öncelikle bu tip bir açıklama 'Keskelalaka' olmuş, bilerek bu cümleyi kullandım çünkü en doğru karşılık bu. Konu bir kadının kahkaha atmasıyla ilgili söylenen bir fikir değil mi? Çıplaklıkla bunun ne alakası var? Bu karmaşaya sürekli düşüyoruz, birisi bir şey söylüyor öbürü hiç alaksız yere bir beyanda bulunuyor. Kahkaha mevzusu nerede, çıplaklık mevzusu nerede?
Diğer bir husus da 'Size ne' meselesi. Geçmiş yaşantısında verdiği çıplak fotoğraflarla alakalı eminiz ki bir çok eleştiri almıştır Tuğçe Kazaz. Dediğim gibi yeniden Müslüman olmayı seçmesi, türbanlı resimler çektirmesi, fikirlerinin bazı yönlerde gelişmesi tamamen onunla alakalı ancak geçmişte kendisine yapılmasını istemediği, yapıldığında rahatsız olduğu şeyleri bugün başkalarına yapmaya kalktığında işte o nokta bizim konumuz olur.
Femenlerin bir felsefesi var, çıplaklık temelli ancak bedensellikten ziyade Aktivizm kökenli. Bu gerçekliği Tuğçe Kazaz'ın bilmemesi mümkün değil ancak bilmiyormuş gibi davranması olası görüldüğü üzere.
Başka ne demiş?
Dünya tuhaflaşmadı mı? Bizler kendimize tuhaf gelmiyor muyuz? Neden kızıyoruz çıkıp da bir başbakan yardımcısı, sırf kendimizi ait hissetmediğimiz bir partiden diye söylediklerinin bir cümlesini alıp sadece onu söylemiş gibi kullanıp kendimizi ve karşıdakini kutuplaştırmaya çalışıyoruz. Neden; çünkü onlardan mı bizim için? Peki onlar dediğimiz karşı tarafa kızarken kendimizde bir taraf olmuyor muyuz aslında?
Bir cümle alınmadı, Bülent Arınç, 'Toplum içinde kadınlar kahkaha atmamalıdır, bu iffetsizliktir' dedi. Bu cümleyi de tüm diğer söyledikleriyle beraber sarf etti. Yanlış bir düşünceye karşı çıkmak kutuplaştırmak değildir, kutuplaştırma çabalarını ortadan kaldırmaktadır. Bu cümlelerin ardından sağda solda herkes birbirinin gülmelerine kafayı takar hale geldi. Bu gülüyor, bu kahkaha atıyor durumlarına döndük, var mıydı böyle bir şey günler önce. Kim, bir başkasının nasıl güldüğüne dikkat ediyordu?
Söylediklerini tekrar ve tekrar okudum, farklı bir görüş ya da temeli sağlamlaştırıcı düşünceler mevcut değil.
Sonuç olarak Tuğçe Kazaz, yeniden döndüğü Müslümanlık inancının gereği olduğuna inandığı bir takım açıklamalarda bulunmuş ve kahkaha atmanın iffetsizlik olabileceği fikrini dolaylı olarak kabul etmiş, bunu yaparken de konuyla hiç alakası olmayan kişilerin yaşamlarına müdahale etmiş, karışmış, baskı kurmuştur.
Özet bu sadece, yani nereden baksan tutarsızlık...
alıntı : radikal
Her şehirde Bilim Merkezleri kurulması planlanıyor.
Pilot illerde başlatılarak 2023 yılına kadar tüm illerde yaygınlaştırılacak olan merkezler bilime ilgi duyan her yaştan insana açık olacak ve farklı birikime sahip kişilerin buluşmasını sağlayacak.
Sanayinin gelişmesi için yatırımlarına hız kesmeden devam eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ar-Ge çalışmalarının teşvik edilmesi için "Bilim Merkezleri" projesini hayata geçiriyor.
HERKES FAYDALANACAK
Proje hakkında bilgi veren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Bilim Merkezleri'nin 2016 yılına kadar tüm büyükşehirlerde faaliyete geçeceğini söyledi. Işık, "Merkezlerin kapısı bilime ilgi duyan herkese açık olacak. Girişimciler dokunarak, görerek, okuyarak ve dinleyerek öğrenme yetilerini geliştirecekler. Bu merkezleri 2023 yılına kadar tüm illerimizde oluşturulacak" dedi.
YENİ EĞİTİM MODELİ OLUŞACAK
Bakanlık ayrıca çocuklara bilimi sevdirecek yeni eğitim modellerini de hayata geçirecek. Müslüman bilim adamlarının tarih boyunca gerçekleştirdiği buluş ve çalışmaları da, özel bir dosyada derlenerek öğrencilere dağıtılacak. Bakanlığa bağlı TÜBİTAK tarafından da, potansiyele sahip çocuklar ve gençler için destek programları oluşturuluyor. Eğitim sisteminde, araştırmaya ve proje tabanlı eğitime yönelik köklü değişiklikler yapılmasını da hedefleyen TÜBİTAK, bu amaçla MEB başta olmak üzere ilgili kurumlarla ortak çalışmalar da yürütüyor. Üniversitelerde ise Ar-Ge, Yenilik ve Girişimcilik derslerine öncelik verilmesi hedefleniyor.
Sanayinin gelişmesi için yatırımlarına hız kesmeden devam eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ar-Ge çalışmalarının teşvik edilmesi için "Bilim Merkezleri" projesini hayata geçiriyor.
HERKES FAYDALANACAK
Proje hakkında bilgi veren Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Bilim Merkezleri'nin 2016 yılına kadar tüm büyükşehirlerde faaliyete geçeceğini söyledi. Işık, "Merkezlerin kapısı bilime ilgi duyan herkese açık olacak. Girişimciler dokunarak, görerek, okuyarak ve dinleyerek öğrenme yetilerini geliştirecekler. Bu merkezleri 2023 yılına kadar tüm illerimizde oluşturulacak" dedi.
YENİ EĞİTİM MODELİ OLUŞACAK
Bakanlık ayrıca çocuklara bilimi sevdirecek yeni eğitim modellerini de hayata geçirecek. Müslüman bilim adamlarının tarih boyunca gerçekleştirdiği buluş ve çalışmaları da, özel bir dosyada derlenerek öğrencilere dağıtılacak. Bakanlığa bağlı TÜBİTAK tarafından da, potansiyele sahip çocuklar ve gençler için destek programları oluşturuluyor. Eğitim sisteminde, araştırmaya ve proje tabanlı eğitime yönelik köklü değişiklikler yapılmasını da hedefleyen TÜBİTAK, bu amaçla MEB başta olmak üzere ilgili kurumlarla ortak çalışmalar da yürütüyor. Üniversitelerde ise Ar-Ge, Yenilik ve Girişimcilik derslerine öncelik verilmesi hedefleniyor.
Sevgililer Bodrum‘da buluştular
Bodrum‘da buluştular
Burak Özçivit ‘Aşk Sana Benzer’ filminde başrolü paylaşacağı sevgilisi Fahriye Evcen’le Bodrum’a geldi.
Burak Özçivit ‘Aşk Sana Benzer’ filminde başrolü paylaşacağı sevgilisi Fahriye Evcen’le bayramın ikinci günü Bodrum’a geldi.
Çift dün ise çekimlerin yapılacağı mekanları balıkçı kayığıyla özel olarak gezdi. Filmin senaryosundaki her sahneye dikkat eden oyuncular, çekim alanlarını gezerken de aynı titizlikte davrandı.
Suya düşen Akıllı telefon nasıl kurtarılır.
Akıllı telefonlar günlük hayatımızı kolaylaştırmak için önemli bir işlev yerine getiriyor. Yazla birlikte cep telefonlarını suya düşürme olasılığı da arttı. Böyle bir durumda ilk yapılacak şey, akılı telefonu kapatmak ve kavanozun içinde pirincin içine yerleştirmek.
Alman Bild gazetesinde yer alan haberde, akıllı cep telefonlarını suya düşürenler için bir dizi öneri sıralandı. Haberde akıllı telefonu suya düşürdükten sonra sık yapılan hatalar da sıralandı.
Suya düşürüldükten sonra ilk yapılacak şey, telefonu kapatmak ve bataryasını çıkarmak. Sonraki işlem ise, çok kimsenin aklına gelmiyor. Telefonu kavanozda pirinç içine yerleştirmek. Telefonun nemini çekmek için pirinç birebir.
Uzmanlar suya düşen akıllı telefonu kurutmak için sık yapılan hataları da sıraladı. Cep telefonu fön ve mikrodalga gibi aletler yardımıyla kurutulmamalı.
Sıcak hava, cep telefonunun hasas elektronik parçalarına zarar verebilir.
Sıcak hava ayrıca cep telefonu içerisinde su torbacıklarının oluşmasına da sepeb olabilir.
Kuruma işlemlerinden geçirilen cep telefonu, birkaç gün bekletildikten sonra açılmalı.
Alman Bild gazetesinde yer alan haberde, akıllı cep telefonlarını suya düşürenler için bir dizi öneri sıralandı. Haberde akıllı telefonu suya düşürdükten sonra sık yapılan hatalar da sıralandı.
Suya düşürüldükten sonra ilk yapılacak şey, telefonu kapatmak ve bataryasını çıkarmak. Sonraki işlem ise, çok kimsenin aklına gelmiyor. Telefonu kavanozda pirinç içine yerleştirmek. Telefonun nemini çekmek için pirinç birebir.
Uzmanlar suya düşen akıllı telefonu kurutmak için sık yapılan hataları da sıraladı. Cep telefonu fön ve mikrodalga gibi aletler yardımıyla kurutulmamalı.
Sıcak hava, cep telefonunun hasas elektronik parçalarına zarar verebilir.
Sıcak hava ayrıca cep telefonu içerisinde su torbacıklarının oluşmasına da sepeb olabilir.
Kuruma işlemlerinden geçirilen cep telefonu, birkaç gün bekletildikten sonra açılmalı.
25 Temmuz 2014 Cuma
Biberiye yağı ile canlı saçlar ve cilt bakımı
Biberiye yağının saça ve cilde faydaları
Biberiye, iğneye benzeyen ince yapraklı, daima yeşil kalan bir bitki türüdür.
Biberiye yağının saça ve cilde faydaları resimleri
Biberiye bitkisi pek çok yönde faydalı bir bitki olarak hem zayıflamada, hem cilt bakımında hemde hijyen sağlamada oldukça başarılıdır.
Biberiye çayı özellikle sindirim sistemine faydalıdır. Yağı ise cilt bakımında kuıllanılır. Ayrıca Biberiye, derin temizlik sağlar ve antibakteriyel ürünlerden daha mikrop kırıcı özelliğe sahiptir.
Zihne ve bedene canlılık veren ve tansiyon düzenleyici bitkisel etki yapan biberiye yağı, profesyonel spor yapanlar tarafından da masaj biçiminde kullanılmakta ve kas ağrılarına, kas kramplarına karşı faydalı tarafından yararlanılmaktadır.
Biberiye yağının saça Faydaları:
Saç dökülmesi alopesi şikayeti olanlar, saç uçlarında kırılma görülenler için ve ayrıca migren ağrıları için saç ve kafa derisi bölgesinin masajı son derece faydalı olmaktadır. Biberiye Yağının Saça Faydaları sadece saç dökülmesi için değil kepek şikayeti olanlar için de son derece önem arz eder. Saçları besleyen biberiye yağı, saç köklerini ve dokusunu besleyerek saç dökülmesine mani olur. Yağlı saçlar için biberiye yağı iyi bir saç temizleme kürü olabilmekte ve saçları yağlardan arındırmak için bir hayli işe yaramaktadır.
Biberiye Yağının cilde Faydaları:
Biberiye de bulunan turmerik yağlar cildin ph dengesini dengede tutuyor. Alternatif bitkisel tedavi yöntemlerinde sıkça kullanılan biberiye yağı burun tıkanıklığı için papatya yağı ile birlikte kullanıldığında önemli bitkisel faydalar sağlıyor.
Biberiye, iğneye benzeyen ince yapraklı, daima yeşil kalan bir bitki türüdür.
Biberiye yağının saça ve cilde faydaları resimleri
Biberiye bitkisi pek çok yönde faydalı bir bitki olarak hem zayıflamada, hem cilt bakımında hemde hijyen sağlamada oldukça başarılıdır.
Biberiye çayı özellikle sindirim sistemine faydalıdır. Yağı ise cilt bakımında kuıllanılır. Ayrıca Biberiye, derin temizlik sağlar ve antibakteriyel ürünlerden daha mikrop kırıcı özelliğe sahiptir.
Zihne ve bedene canlılık veren ve tansiyon düzenleyici bitkisel etki yapan biberiye yağı, profesyonel spor yapanlar tarafından da masaj biçiminde kullanılmakta ve kas ağrılarına, kas kramplarına karşı faydalı tarafından yararlanılmaktadır.
Biberiye yağının saça Faydaları:
Saç dökülmesi alopesi şikayeti olanlar, saç uçlarında kırılma görülenler için ve ayrıca migren ağrıları için saç ve kafa derisi bölgesinin masajı son derece faydalı olmaktadır. Biberiye Yağının Saça Faydaları sadece saç dökülmesi için değil kepek şikayeti olanlar için de son derece önem arz eder. Saçları besleyen biberiye yağı, saç köklerini ve dokusunu besleyerek saç dökülmesine mani olur. Yağlı saçlar için biberiye yağı iyi bir saç temizleme kürü olabilmekte ve saçları yağlardan arındırmak için bir hayli işe yaramaktadır.
Biberiye Yağının cilde Faydaları:
Biberiye de bulunan turmerik yağlar cildin ph dengesini dengede tutuyor. Alternatif bitkisel tedavi yöntemlerinde sıkça kullanılan biberiye yağı burun tıkanıklığı için papatya yağı ile birlikte kullanıldığında önemli bitkisel faydalar sağlıyor.
Postişler saça zarar verir mi?
Saça Zarar Veren Maddeler neler
Saçlar özellikle biz kadınlar için oldukça önemlidir. Saç bakımı yapmanın yanısıra saçlara zarar veren maddelerden de uzak durmak şarttır. İşte saçınıza zarar veren 5 madde:
Saç spreyleri
Saç spreyi gerekli olduğunda, az miktarda ve saçlarınızın diplerine değil uçlarına doğru uygulanmalıdır. Yoğun saç spreyi saçlarınızın kırılmasına ve aşırı kimyasal madde içerdiğinden dolayı saç dökülmelerine neden olur.
Çok fazla şampuan kullanmak
Şampuan ve saç kremleri saç bakımı için size yardımcı olabilir ancak fazla kullanmak saç derinize zarar verir ve saçlarınızın kurumasına neden olur.
Kimyasal olan saç boyaları
Kimyasal saç boyaları farklı kimyasal ürünlerden meydana gelmektedir. Eğer saçlarınıza yeni bir renk vermek istiyorsanız bu boyalar oldukça tehlikelidir. Kimyasal içerikli boyalar uygulama sırasında tırnak etlerine ve saç diplerine kalıcı hasara sebep olur. Ayca astım, solunum hastalıkları ve cilt alejileri gibi pek çok rahatsızlığa sebep olur.
Sıkı saç aksesuarları
Sıkı saç aksesuarları saç köklerinin kopmasına sebep olur. Sıkı saç bantları, tokalar ya da aksesuarlar uzun süre saçınızda kaldıklarında saç derinizin köklerine zarar verir.
Postişler
Özel bir davet ya da düğün belki de birkaç gün sürecek bir saç değişikliği. Sebebi her ne olursa olsun postişler yardımıyla saçlarınızı uzatmak isteyebilirsiniz. Ancak bunları kullanırken ve çıkarırken yapıştırıcılar sayesinde saçlarınızda kırılmalar ve kalıcı dökülmeler meydana gelebilir.
Saçlar özellikle biz kadınlar için oldukça önemlidir. Saç bakımı yapmanın yanısıra saçlara zarar veren maddelerden de uzak durmak şarttır. İşte saçınıza zarar veren 5 madde:
Saç spreyleri
Saç spreyi gerekli olduğunda, az miktarda ve saçlarınızın diplerine değil uçlarına doğru uygulanmalıdır. Yoğun saç spreyi saçlarınızın kırılmasına ve aşırı kimyasal madde içerdiğinden dolayı saç dökülmelerine neden olur.
Çok fazla şampuan kullanmak
Şampuan ve saç kremleri saç bakımı için size yardımcı olabilir ancak fazla kullanmak saç derinize zarar verir ve saçlarınızın kurumasına neden olur.
Kimyasal olan saç boyaları
Kimyasal saç boyaları farklı kimyasal ürünlerden meydana gelmektedir. Eğer saçlarınıza yeni bir renk vermek istiyorsanız bu boyalar oldukça tehlikelidir. Kimyasal içerikli boyalar uygulama sırasında tırnak etlerine ve saç diplerine kalıcı hasara sebep olur. Ayca astım, solunum hastalıkları ve cilt alejileri gibi pek çok rahatsızlığa sebep olur.
Sıkı saç aksesuarları
Sıkı saç aksesuarları saç köklerinin kopmasına sebep olur. Sıkı saç bantları, tokalar ya da aksesuarlar uzun süre saçınızda kaldıklarında saç derinizin köklerine zarar verir.
Postişler
Özel bir davet ya da düğün belki de birkaç gün sürecek bir saç değişikliği. Sebebi her ne olursa olsun postişler yardımıyla saçlarınızı uzatmak isteyebilirsiniz. Ancak bunları kullanırken ve çıkarırken yapıştırıcılar sayesinde saçlarınızda kırılmalar ve kalıcı dökülmeler meydana gelebilir.
Saçlarınızı hızlı uzatmanın formülü.
Saçlarınızın hızlı uzamasını istiyorsanız yapmanız gereken dikkat etmeniz gereken şeyler olduğunu unutmamalısınız.
Saç Nasıl Hızlı Uzar? resimleri
Cildinize gösterdiğiniz özeni saçlarınızada göstermeniz gerekiyor bayanlar.Saçlarınıza uygun şampuan kullanımından sonra banyo yaparken kafa derinize masaj yapmanız gerekmektedir.Ayrıca saçlarınızı güneşin zararlı ışınlarından korumak da saçlarınızın çabuk uzaması için oldukça etkilidir.Saçlarınızın ihtiyaç duyduğu besleyici maddeleri almasını sağlamalısınız.
Saçlarınızın hızlı uzaması için protein ve E vitamini, meyve, sebze ve et yemek saçınızı hızlı uzatmanın etkili yollarından birisi olduğunu unutmayın.Ayrıca Meyve, sebze ve balıkta bulunan besleyici maddeler saçınızın daha hızlı uzaması için ihtiyaç duyduğu şeyler olduğunu unutmayın.
Saçlarınızın hızlı uzaması için günlük su ihtiyacınızı karşılamalısınız günde en az 10 bardak su içmeniz gerekmektedir.
Saçınızın susuz kalmamasına yardım edebilir. Bu, saçınızın doğal nemini ve parlaklığını korumanın kesinlikle iyi bir yoludur.
Saç Nasıl Hızlı Uzar? resimleri
Cildinize gösterdiğiniz özeni saçlarınızada göstermeniz gerekiyor bayanlar.Saçlarınıza uygun şampuan kullanımından sonra banyo yaparken kafa derinize masaj yapmanız gerekmektedir.Ayrıca saçlarınızı güneşin zararlı ışınlarından korumak da saçlarınızın çabuk uzaması için oldukça etkilidir.Saçlarınızın ihtiyaç duyduğu besleyici maddeleri almasını sağlamalısınız.
Saçlarınızın hızlı uzaması için protein ve E vitamini, meyve, sebze ve et yemek saçınızı hızlı uzatmanın etkili yollarından birisi olduğunu unutmayın.Ayrıca Meyve, sebze ve balıkta bulunan besleyici maddeler saçınızın daha hızlı uzaması için ihtiyaç duyduğu şeyler olduğunu unutmayın.
Saçlarınızın hızlı uzaması için günlük su ihtiyacınızı karşılamalısınız günde en az 10 bardak su içmeniz gerekmektedir.
Saçınızın susuz kalmamasına yardım edebilir. Bu, saçınızın doğal nemini ve parlaklığını korumanın kesinlikle iyi bir yoludur.
Fahriye Evcen yıllar sonra ilk kez bikini giydi!
Fahriye Evcen yıllar sonra ilk kez bikinili!
Yıllardır muhabirlerden kaçmayı ve bikinili görüntü vermemeyi başaran Fahriye Evcen, sonunda yakalandı. Ünlü oyuncu, önceki gün Çeşme’de bikinili olarak objektife yansıdı.
Hürriyet'ten Cenker Tezel'in haberine göre Fahriye Evcen, adının bir süredir birlikte anıldığı Burak Özçivit’in İstanbul’a dönmesinin ardından tatil sezonunu açtı. Ünlü oyuncu da Özçivit gibi Çeşme’yi tercih etti. Ancak bu seçim, onun kaçış macerasının sonu oldu.
Sohbete daldı
Yıllardır bikinili görüntülenmemek için çaba harcayan Evcen, önceki gün Çeşme’deki bir beach’te ilk kez bikinili olarak objektife takıldı.
Arkadaşlarıyla sohbete dalan oyuncu, görüntülendiğinin farkına uzun süre varmadı.
Yıllardır muhabirlerden kaçmayı ve bikinili görüntü vermemeyi başaran Fahriye Evcen, sonunda yakalandı. Ünlü oyuncu, önceki gün Çeşme’de bikinili olarak objektife yansıdı.
Hürriyet'ten Cenker Tezel'in haberine göre Fahriye Evcen, adının bir süredir birlikte anıldığı Burak Özçivit’in İstanbul’a dönmesinin ardından tatil sezonunu açtı. Ünlü oyuncu da Özçivit gibi Çeşme’yi tercih etti. Ancak bu seçim, onun kaçış macerasının sonu oldu.
Sohbete daldı
Yıllardır bikinili görüntülenmemek için çaba harcayan Evcen, önceki gün Çeşme’deki bir beach’te ilk kez bikinili olarak objektife takıldı.
Arkadaşlarıyla sohbete dalan oyuncu, görüntülendiğinin farkına uzun süre varmadı.
Ivana Sert: "Müslüman olacağım" dedi
Kleopatra kılığına giren Ivana'dan tartışılacak açıklamalar
Ses dergisine Kleopatra kılığında pozlar veren ikoncan Ivana Sert, ilginç açıklamalar yaptı.
"ÇOK VARLIKLI YAŞAMADIM"
Hala soyadını kullandığı Yurdal Sert'i hedef alan Ivana Sert, "Eski eşim zengindi ama hiçbir zaman bana pahalı çantalar, ayakkabılar, mücevherler almadı. Yani çok varlıklı yaşamadım.
"BİRÇOK TÜRK'TEN DAHA TÜRK'ÜM"
Birçok Türk'ten daha Türk'üm. Kur'an-ı Kerim'in İngilizcesi başucumda duruyor. Bu gidişle Müslüman olacağım." diye konuştu.
Kırık Türkçesiyle söylediği "Bizimla deyılsın" ile bir çok insanın sevgisini kazanan televizyon, gazete ve internette merak edilen kadın Ivana Sert kimdir ?
İşte Ivana Sert'in hayatı...
Ivana Sert, 1981 Belgrad Sırbistan doğumludur. Boyu 1,67 olmakla birlikte 55 kilodur. Eski manken, stilist ve moda tasarımcısıdır.
GÜZELLİK YARIŞMASINDA BİRİNCİ OLDU
Ivana Sert, modellik kariyeri öncesi on altı yaşına değin piyano ve bale okumuştur. Uzun yıllar yaşadığı Belgrad'ta düzenlenen güzellik yarışmasında birinci olarak Miss Belgrade unvanını alan Sert, 1990'lı yıllarda Miss Yugoslavia ve Miss Globe International gibi yarışmalara katılmıştır.
YURDAL SERT İLE EVLENDİ
2002 yılında Türkiye'ye yerleşerek, İstanbul'da tanıştığı ve merhum iş adamı Mehmet Sert'in oğlu olan Sert Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yurdal Sert ile 2004 yılında Çubuklu, Beykoz'da dünya evine girmiştir. Bu evliliğin ardından Türkiye sosyetesinin tanınmış çiftleri arasına katılan Ivana ve Yurdal Sert'in 31 Ekim 2006 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya eyaletine bağlı Los Angeles şehrinde dünyaya gelen Kayon Ateş adında bir oğulları vardır. Ünlü modacının boşandıktan sonra eski eşinin yakın arkadaşları Hatem Yavuz ve Sinan Akıman ile adı aşk dedikodularına karışmıştır.
YARIŞMALARDA VE DİZİLERDE YER ALMIŞTIR
Kendisinin moda anlayışına ithafen medya tarafından verilen İkoncan lakabı ile adını yıllarca çeşitli şekillerde duyuran Ivana Sert, Sırpça, İngilizce ve Türkçe bilmektedir.
Kendisi, 2011 yılında Yok Böyle Dans adlı yarışmaya katılmıştır ve geçirdiği bir sağlık problemi nedeniyle, doktor tavsiyesi üzerine, yarışmadan on ikinci haftada çekilmiştir. 2012 yılında Ivana Sert, Kanal D'de yayınlanan Yalan Dünya dizisinin otuz dördüncü bölümünde konuk oyuncu olarak yer almış ve kendisini canlandırmıştır. Show TV'nin En Büyük Show adlı programının sunuculuğunu da üstlenen Sert'in ilk kitabı Bizimlesin yine 2012 yılında piyasaya çıkmıştır. Çeşitli fotoğraflarla zenginleştirilmiş bu kitap, moda ve güzellik üzerine tüyolar verme amacı gütmektedir.
Ses dergisine Kleopatra kılığında pozlar veren ikoncan Ivana Sert, ilginç açıklamalar yaptı.
"ÇOK VARLIKLI YAŞAMADIM"
Hala soyadını kullandığı Yurdal Sert'i hedef alan Ivana Sert, "Eski eşim zengindi ama hiçbir zaman bana pahalı çantalar, ayakkabılar, mücevherler almadı. Yani çok varlıklı yaşamadım.
"BİRÇOK TÜRK'TEN DAHA TÜRK'ÜM"
Birçok Türk'ten daha Türk'üm. Kur'an-ı Kerim'in İngilizcesi başucumda duruyor. Bu gidişle Müslüman olacağım." diye konuştu.
Kırık Türkçesiyle söylediği "Bizimla deyılsın" ile bir çok insanın sevgisini kazanan televizyon, gazete ve internette merak edilen kadın Ivana Sert kimdir ?
İşte Ivana Sert'in hayatı...
Ivana Sert, 1981 Belgrad Sırbistan doğumludur. Boyu 1,67 olmakla birlikte 55 kilodur. Eski manken, stilist ve moda tasarımcısıdır.
GÜZELLİK YARIŞMASINDA BİRİNCİ OLDU
Ivana Sert, modellik kariyeri öncesi on altı yaşına değin piyano ve bale okumuştur. Uzun yıllar yaşadığı Belgrad'ta düzenlenen güzellik yarışmasında birinci olarak Miss Belgrade unvanını alan Sert, 1990'lı yıllarda Miss Yugoslavia ve Miss Globe International gibi yarışmalara katılmıştır.
YURDAL SERT İLE EVLENDİ
2002 yılında Türkiye'ye yerleşerek, İstanbul'da tanıştığı ve merhum iş adamı Mehmet Sert'in oğlu olan Sert Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yurdal Sert ile 2004 yılında Çubuklu, Beykoz'da dünya evine girmiştir. Bu evliliğin ardından Türkiye sosyetesinin tanınmış çiftleri arasına katılan Ivana ve Yurdal Sert'in 31 Ekim 2006 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'nin Kaliforniya eyaletine bağlı Los Angeles şehrinde dünyaya gelen Kayon Ateş adında bir oğulları vardır. Ünlü modacının boşandıktan sonra eski eşinin yakın arkadaşları Hatem Yavuz ve Sinan Akıman ile adı aşk dedikodularına karışmıştır.
YARIŞMALARDA VE DİZİLERDE YER ALMIŞTIR
Kendisinin moda anlayışına ithafen medya tarafından verilen İkoncan lakabı ile adını yıllarca çeşitli şekillerde duyuran Ivana Sert, Sırpça, İngilizce ve Türkçe bilmektedir.
Kendisi, 2011 yılında Yok Böyle Dans adlı yarışmaya katılmıştır ve geçirdiği bir sağlık problemi nedeniyle, doktor tavsiyesi üzerine, yarışmadan on ikinci haftada çekilmiştir. 2012 yılında Ivana Sert, Kanal D'de yayınlanan Yalan Dünya dizisinin otuz dördüncü bölümünde konuk oyuncu olarak yer almış ve kendisini canlandırmıştır. Show TV'nin En Büyük Show adlı programının sunuculuğunu da üstlenen Sert'in ilk kitabı Bizimlesin yine 2012 yılında piyasaya çıkmıştır. Çeşitli fotoğraflarla zenginleştirilmiş bu kitap, moda ve güzellik üzerine tüyolar verme amacı gütmektedir.
Dos Santos'un başı eski sevgilisiyle dertte!
Eski Galatasaraylı futbolcu Giovanni Dos Santos, kız arkadaşı Belinda ile ilişkisini 2010 yılında sonlandırmış ve sadece arkadaş kalmaya karar vermişti
İkili arasında sosyal medyada kavga patlak verdi.
Belinda'nın "İnsanların nasıl değiştiğine inanamıyorum" şeklindeki mesajını yanıtlayan Belinda, "Hayatta hata yapmak kolaydır. Sana karşı her zaman kibar oldum. Tanrı seni kutsasın" dedi.
Bu işin saati 120 dolar.
Sarılarak terapi uzmanı.
Samantha Hess’in hayatı 29 yaşında kurduğu internet sitesiyle değişti. Hess’in yaptığı işin benzeri pek yok. Kendisi sarılarak terapi uygulama uzmanı.
Hess saati 60 dolara (yaklaşık 120 lira) insanlara sarılma terapisi uyguluyor. Hess’in aklına sarılarak para kazanma fikri 2012 yılında gelmiş. Okuduğu dergide bir adamın insanlara ‘bedava sarılma hizmeti’ verdiğiyle ilgili bazı bilgiler varmış. Business Insider’ın haberine göre Hess bu makaleyi okuduğu dönemlerde duygusal olarak da zor zamanlar geçiriyormuş. Yeni bir ilişkiye hazır olmamasına rağmen sarılmaya ihtiyacı varmış.
Hess bunun üzerine Cuddle Up To Me (cuddleuptome.com) isimli bir internet sitesi kurmuş. Bu sitede verdiği hizmetlerden bahsediyor.
Sarıldığı erkeklerin yüzde 90’ının 20 yaşın üstünde olduğunu belirtiyor. Müşterilerinin çoğu daha önce geçirdikleri psikolojik travmadan dolayı kimseye dokunmak istemiyormuş. Hess, “Bir bakıma psikolojik tedavi hizmeti de veriyorum” diyor.
Samantha Hess’in hayatı 29 yaşında kurduğu internet sitesiyle değişti. Hess’in yaptığı işin benzeri pek yok. Kendisi sarılarak terapi uygulama uzmanı.
Hess saati 60 dolara (yaklaşık 120 lira) insanlara sarılma terapisi uyguluyor. Hess’in aklına sarılarak para kazanma fikri 2012 yılında gelmiş. Okuduğu dergide bir adamın insanlara ‘bedava sarılma hizmeti’ verdiğiyle ilgili bazı bilgiler varmış. Business Insider’ın haberine göre Hess bu makaleyi okuduğu dönemlerde duygusal olarak da zor zamanlar geçiriyormuş. Yeni bir ilişkiye hazır olmamasına rağmen sarılmaya ihtiyacı varmış.
Hess bunun üzerine Cuddle Up To Me (cuddleuptome.com) isimli bir internet sitesi kurmuş. Bu sitede verdiği hizmetlerden bahsediyor.
Sarıldığı erkeklerin yüzde 90’ının 20 yaşın üstünde olduğunu belirtiyor. Müşterilerinin çoğu daha önce geçirdikleri psikolojik travmadan dolayı kimseye dokunmak istemiyormuş. Hess, “Bir bakıma psikolojik tedavi hizmeti de veriyorum” diyor.
23 Temmuz 2014 Çarşamba
Havuza girerken lenslerinizi çıkartın
Dr. Özdemir, 'Lenslerinizle havuza asla girmeyin. Eğer lens takacaksanız, havuz gözlüğü kullanın ve içine su girmemesine dikkat edin.'
Türkiye gazetesinden Ziyneti Kocabıyık'ın haberine göreDr. Özdemir, 'Lenslerinizle havuza asla girmeyin. Eğer lens takacaksanız, havuz gözlüğü kullanın ve içine su girmemesine dikkat edin.'
Acıbadem International Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih Özdemir, lensle havuza girmenin tam görme kaybına kadar gidebilen ciddi sorunlar oluşturabileceği uyarısında bulundu.
Özellikle hijyenik olmayan havuzlarda lens kullanan kişilerin göz enfeksiyonlarına yakalanma riskinin yüksek olduğunu söyleyen Dr. Özdemir, “Lens kullanıcılarına şu uyarılarda bulundu:
> Günlük lenslerin mikrop tutma riski çok daha düşük olduğu için mümkünse bu lensleri tercih edin.
> Lens almadan önce mutlaka bir göz hekimine başvurarak, hangi lensin sizin için uygun olduğunu öğrenin.
> Lensi takarken ve çıkarırken ellerinizi mutlaka yıkayın.
> Lensin solüsyonda kullanım kurallarına özen gösterin.
> Lenslerinizle havuza asla girmeyin. Eğer lens takacaksanız, havuz gözlüğü kullanın ve içine su girmemesine dikkat edin.
> Lensle uyumayın. Çünkü lens gözün oksijenlenmesini azaltıyor ve enfeksiyona açık hale getiriyor.
Türkiye gazetesinden Ziyneti Kocabıyık'ın haberine göreDr. Özdemir, 'Lenslerinizle havuza asla girmeyin. Eğer lens takacaksanız, havuz gözlüğü kullanın ve içine su girmemesine dikkat edin.'
Acıbadem International Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Nezih Özdemir, lensle havuza girmenin tam görme kaybına kadar gidebilen ciddi sorunlar oluşturabileceği uyarısında bulundu.
Özellikle hijyenik olmayan havuzlarda lens kullanan kişilerin göz enfeksiyonlarına yakalanma riskinin yüksek olduğunu söyleyen Dr. Özdemir, “Lens kullanıcılarına şu uyarılarda bulundu:
> Günlük lenslerin mikrop tutma riski çok daha düşük olduğu için mümkünse bu lensleri tercih edin.
> Lens almadan önce mutlaka bir göz hekimine başvurarak, hangi lensin sizin için uygun olduğunu öğrenin.
> Lensi takarken ve çıkarırken ellerinizi mutlaka yıkayın.
> Lensin solüsyonda kullanım kurallarına özen gösterin.
> Lenslerinizle havuza asla girmeyin. Eğer lens takacaksanız, havuz gözlüğü kullanın ve içine su girmemesine dikkat edin.
> Lensle uyumayın. Çünkü lens gözün oksijenlenmesini azaltıyor ve enfeksiyona açık hale getiriyor.
20 Temmuz 2014 Pazar
Anneye denizde sulu şaka.
Özlem Yıldız, bu yıl Bodrum sezonunu oğlu Demir’le açtı. Anne-oğul, önceki gün Akyarlar plajındaydı.
ÖZLEM YILDIZ OĞLUYLA TATİLDE 20 TEMMUZ 2014
Bir süre sahilde kumdan kaleler yaparak vakit geçiren ikili, ardından denize girdi.
Ancak Yıldız, oğlunun bir anda kendisini ıslatmaya başlamasıyla ne yapacağını şaşırdı. Onu bu şakadan vazgeçiremeyince de mecburan sudan çıktı.
Diğer Özlem Yıldız fotoları için buradan
ÖZLEM YILDIZ OĞLUYLA TATİLDE 20 TEMMUZ 2014
Bir süre sahilde kumdan kaleler yaparak vakit geçiren ikili, ardından denize girdi.
Ancak Yıldız, oğlunun bir anda kendisini ıslatmaya başlamasıyla ne yapacağını şaşırdı. Onu bu şakadan vazgeçiremeyince de mecburan sudan çıktı.
Diğer Özlem Yıldız fotoları için buradan
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)